| Saldırılarını planlıyorlardı, böylece avları ne olduğunu anlayamıyordu. | Open Subtitles | تجهز هجومات كى لا تعرف أية فريسة ما يجرى |
| Üç santimetre uzunluğundaki duyargaları, diğer mercanların yakalayabileceğinden daha büyük avları yakalayabilir. | Open Subtitles | مجساته التي يبلغ طولها 3سنتيمترات يمكنها التقاط فريسة اكبر بكثير .مما يمكن لأنواع المرجان الأخرى التقاطه |
| Bir de asiniform lifi var avları sarmalamak için kullanılır. | TED | وهناك الخيوط الابرية الشكل والتي تستخدم لتغليف الفريسة |
| Favori avları, fokları yakalayamazlar. | Open Subtitles | حيث هم لا يستطيعون مطاردة فريستهم المفضّلة عجل البحر . |
| Bir zamanlar saklandıkları kuş artık avları olmuştu. | Open Subtitles | أن الطائر المخوض الذي خشاه يوماً أصبح الآن فريسته |
| Bu kulaklar, çimenlerin içinde gizlenen avları bulmasını sağlar. | Open Subtitles | حيث تساعدها على تحديد موقع فريستها بين الأعشاب |
| Karınlarını doyurdukları balıklar dağınık durumdadırlar, ama bazen avları bu sardalyeler gibi kalabalık sürüler halinde bir araya toplanırlar. | Open Subtitles | عادة ما تكون فرائسها متناثرة هنا وهناك لكن أحيانا تجدها متجمعة بشكل مكثف في المياه الضحلة، مثل أسماك السردين هذه. |
| Suda hızlı koşamıyorlar ve avları da bunun farkında gibi. | Open Subtitles | ،ليسو سريعين جداً بالماء ويبدو أن فرائسهم تعلم ذلك |
| avları olan lemmingler gibi, bazılarıysa yıl boyunca kar altında, yukarıdaki soğuk havadan izole şekilde yaşarlar. | Open Subtitles | ،آخرون، كطرائدهم القارضة يدفنون أنفسهم تحت الثلج على مدار العام معزولين عن الهواء البارد فوق السطح |
| Kartallar görece bozulmuş alanlarda yere yuva yapmış avları avlamaya başlıyor. | Open Subtitles | بدأت العقبان تصيد الفرائس التي تقيم على الأرض في مناطق وعرة |
| Bu örümceklerin hepsi küçük, ama hep birlikte çalıştıkları için çoğu zaman, çok büyük avları yakalayabiliyorlar. | Open Subtitles | كلهم صغار جداً، لكن لأنهم يعملون سويّة، فبوسعهم قتل فريسة تفوق أضعاف حجمهم. |
| Yaşam alanları büyük olduğu gibi, avları da büyüktür. | Open Subtitles | ، طيور كبيرة لا تحتاج لمساحة واسعة فحسب لكنهم يصيدون أيضاً فريسة كبيرة |
| Hızlı olmalarına rağmen, yapıları çok narindir ve bu yüzden nispeten küçük avları kovalarlar. | Open Subtitles | رغم سرعتهم، فإنهم كائنات ضعيفة معدّون للجري وراء فريسة صغيرة |
| Bu onların bir haftadır ilk avları. | Open Subtitles | إنها الفريسة الأولى التي يحصلون عليها منذ ما يزيد عن الأسبوع |
| Evrim süreci içinde avları, kartalların yapı ve davranışlarının doğal belirleyicisi olmuştur. | Open Subtitles | خلال التطورِ ، أصبحت الفريسة المصمِّمة الطبيعية تدخل تحسينات على تصميم جسد كل عقاب وسلوكه |
| Ama olağan avları insanlar değil. | Open Subtitles | ولكن الإنسان ليس فريستهم المعتادة |
| avları ise zorlu, hızlı yüzen balık sürüleri. | Open Subtitles | فريستهم... سمك مراوغ سريع السّباحة |
| Fırsatçı yengeçlerin, bir zamanlar korku kaynakları olan bu hayvanların, şimdi avları haline dönüştüğünü farketmeleri çok sürmüyor. | Open Subtitles | و يستغرق السرطان الساحلي ثوان فقط لإدراك أن الطائر المخوض الذي خشاه يوماً أصبح الآن فريسته |
| Biraz düşündüğünüzde şuna benzetilebilir: Avcı nüfus, besinini temin ettiği avları yok etmede öyle bir başarı sergiliyor ki sonunda açlığa mahkûm oluyor. | TED | لو فكرتم حولها، إنها تشبه قليلًا قطاع من الحيوانات المفترسة، التي تفتك بتفوق فريستها التي سوف تتغذى عليها، وفي نهاية المطاف، تعاني وتموت من الجوع. |
| Aslan balığının şeritleri görsel olarak kafa karıştırıcı dolayısıyla avları için onun ne kadar yakında olduğunu kestirmek zordur. | Open Subtitles | خطوط سمكة الأسد مربكة بصريا، مما يجعلها صعبه على فرائسها للحكم على مدى قربها. |
| Ama avları alçaklarda ve binalara yakın konumlardadır. | Open Subtitles | ولكن فرائسهم تبقى على مستوى متدنّي قريبتًا من المباني |
| avları olan lemmingler gibi, bazılarıysa yıl boyunca kar altında, yukarıdaki soğuk havadan izole şekilde yaşarlar. | Open Subtitles | ،آخرون، كطرائدهم القارضة يدفنون أنفسهم تحت الثلج على مدار العام معزولين عن الهواء البارد فوق السطح |
| O zamanlarda bile evli olsun ya da olmasın, el altındaki avları avlamakla meşhurdu. | Open Subtitles | عام 2001 , وحتى وقتها كانت لديه سمعة مطاردة الفرائس القريبة من يده , متزوجة أو لا |
| Böyle takım avları nadiren görülse de bilim insanları bunların doğada belgelenmiş en karmaşık saldırı olabileceğine inanıyor. | Open Subtitles | مع أنه يندر رؤية فريقٍ يصطاد على الشاكلة نفسها، يُؤمن العلماء أنهم قد يكونوا الفريق الموثق الأكثر تعقيداً في العالم الطبيعي |
| Daha iri avları seçerek dişiler kışın ormanda hayatta kalma şanslarını arttırıyorlar. | Open Subtitles | باستهداف طرائد أكبر حجمًا تعزّز الإناث فرص نجاتها خلال الشتاء في الغابة |