| Özellikle yoksulluğu ve ilkel önyargıları aşan süper başarılı bir avukat ile. | Open Subtitles | خصوصاً مع محامي ناجح جداً الذي تغلب على الفقر و التحيز العنصري |
| - Söylediği tek şey avukat ile konuşmak istediğiydi. | Open Subtitles | - الشيء الوحيد الذي قالته أنها تريد التحدث مع محامي |
| Buradaki skandal, millet "Chad Barry kimliği bilinmeyen inanılmaz yakışıklı avukat ile ateşli bir gece geçirdi" | Open Subtitles | الفضيحة هنا معي يا رفاق تشاد) أمضى ليلة مثيرة مع محامي مجهول و وسيم) |
| Yetkili avukat ile anlaşma yapıldı. | Open Subtitles | لقد كان تفاوض مع محامي كفؤ |