| Oteldeki en iyi odayı sizin için ayırdık profesör. | Open Subtitles | لقد حجزنا أفضل غرفة في الفندق لك يا بروفسور |
| Tamam beyler, süitinize geçene kadar bu kısmı sizler için ayırdık. | Open Subtitles | حسناً يا رفاق، بينما يتمّ تجهيز جناحكم، فقد حجزنا هذه الكبينة لكم. |
| Size ikinci sırada 2 tane koltuk ayırdık. | Open Subtitles | حجزنا لكم مقعدين في الصف الثاني |
| Al bakalım, sana domuz etiyle bezelye ayırdık. | Open Subtitles | خذ، احتفظنا ببعض من لحم لخنزير والفاصوليا |
| Size bir yer ayırdık. | Open Subtitles | لقد وفرنا مكان لكم |
| - Marcus, sana da pizza ayırdık. | Open Subtitles | ماركوس , لقد تركنا لك بعض البيتزا رائع |
| Pazarı sana ayırdık. Hani karılar nerde? | Open Subtitles | خصصنا لك يوم الأحد فأين النساء؟ |
| Karşı cinsleri ayırdık. | Open Subtitles | وجدنا سهولة كبيرة في دمجهم معاً |
| Tamam beyefendi. Delüks süitimizi ayırdık sizin için. | Open Subtitles | حسناً سيّدي، حجزنا لك في جناحنا الفاخر. |
| Size ikinci sıranın sonunda 2 tane koltuk ayırdık. Hemen orada. | Open Subtitles | حجزنا لكم مقعدين في الصف الثاني |
| Hâlâ burada. Size bir masa ayırdık. | Open Subtitles | انها هنا حجزنا طاولة لك |
| - Sana yer ayırdık. | Open Subtitles | لقد حجزنا لك مقعداً _ شكراً جزيلا لك _ |
| Bu odayı size ayırdık. | Open Subtitles | لقد حجزنا هذه الغرفة لكم |
| Gel, senin yerini ayırdık. | Open Subtitles | تعال، لقد حجزنا لكَ مِقعدناً |
| Biliyoruz. Hepsi için birer dilim ayırdık. | Open Subtitles | نعلم ذلك، فقد احتفظنا لكل واحد منهما بقطعة |
| Onu cevaplamadan önce... sana bir parça pizza ayırdık. | Open Subtitles | وقبل أن تجيب عن هذا... ً احتفظنا لك بقطعة بيتزا |
| Gel hadi. Yalnızca senin için bir koltuk ayırdık. | Open Subtitles | هيّا، لقد وفرنا مقعداً لكِ. |
| Sana yemek ayırdık. | Open Subtitles | وفرنا لك بعض العشاء |
| - Sana biraz ayırdık. - Yiyemem. | Open Subtitles | لقد تركنا لك القليل أنا لا أستطيع |
| Şimdiden Castleman ile teklif olmayan parayı bir kenara ayırdık. | Open Subtitles | "لقد خصصنا مسبقاً لجنة خاصة بالعقود لشركة "كاستلمان |
| Karşı cinsleri ayırdık. | Open Subtitles | وجدنا سهولة كبيرة في دمجهم معاً |
| Ve burada da 500 bağımız bölümü küçük parçalara ayırdık ve bu parçaları dönüştürdük. | TED | هنا قمنا بتقسيم الـ٥٠٠ شقة إلى أحياء صغيرة ، وميزنا بين تلك الاحياء. |
| Öyleydi. Geçen ay yollarımızı ayırdık. | Open Subtitles | كان كذلك افترقت سبلنا الشهر الماضي |
| Onlarla futbol oynardım ama diğer takıma sayı yapmaya devam edince düzgünce yollarımızı ayırdık. | Open Subtitles | لقد لعبت كرة القدم مع كل أولئك الشباب لكنني كنت احرز للفريق الاهداف للفريق الآخر لهذا وبكل احترام افترقنا |