| ayaklanma çıkartmanın en iyi yolu suçu bir zenciye yıkmaktır. | Open Subtitles | طريقة جيدة لبدء شغب آخر هو لوم رجل أسود بالجريمة |
| Şehrin dört bir yanından ayaklanma ve yağmalama haberleri geliyor. | Open Subtitles | و هناك تقارير عن سرقات و شغب ينتشر عبر المدينه |
| Biliyorsun siyah adamın beyaz adama sopa kaldırabildiği, fakat ayaklanma başlatmadığı tek yer. | Open Subtitles | إنها المرة الأولى التي يلوح زنجي بعصاه على رجل أبيض ولا يبدأ تمرد |
| Ama ya çocuklarımızın ayaklanma hakkındaki düşüncelerini değiştirirsek? | TED | ماذا لو غيرنا طريقة تفكيرنا في التمرد عليهم |
| GREV VE ayaklanma! Ekmek kuyrukları asi kalabalığın hücumuna uğradı. | Open Subtitles | الاضرابات وأعمال الشغب العصابات تخرب المدينة |
| ayaklanma süresince ve savaştan sonra hiç kimse soyadını kullanmadı. | Open Subtitles | أثناء الثورة وبعد الحرب لم يعد أحدًا يستخدم اسم العائلة |
| Kübalılar sürekli bir ayaklanma durumundaydılar. | Open Subtitles | الكيبوبيون كانوا بشكلٍ مستمر بحالةِ تمرّد. |
| Hayır, bir isyan oldu, Eski Mısır'da bir ayaklanma ... | Open Subtitles | لا، كان هناك متمردون انتفاضة في مصر القديمة |
| Karşı koyarsanız bakan hepinizi cezalandırır. Sanki bir ayaklanma çıkmış gibi böyle silaha sarılmak ne diye? | Open Subtitles | تأتون مُدججين بالأسلحة ، كما لو أن هناك ثورة مندلعة. |
| Galon başına 7 dolar olduğunda ayaklanma çıkacağını tahmin ediyoruz. | Open Subtitles | نتوقع عندما يساوي الغالون الواحد 7 دولار ستحصل أعمال شغب |
| Galon başına 7 dolar olduğunda ayaklanma çıkacağını tahmin ediyoruz. | Open Subtitles | نتوقع عندما يساوي الغالون الواحد 7 دولار ستحصل أعمال شغب |
| Yiyecek için ayaklanma var. Yaklaşık olarak 1500 kadar sivil. Görünüşe göre silahsızlar. | Open Subtitles | هناك شغب من أجل الغذاء، حوالي 1500 مدني، ليس هناك أسلحة |
| Malcolm'un kayda değer miktarda parası olmadığı hâlde bir ayaklanma yönetebildi. | Open Subtitles | ليس لمالكوم اي اموال ليتحكم بها ومازال قادر على ادارة تمرد |
| ayaklanma başladığında en ufak bir görüş farkı yoktu. | Open Subtitles | حينما بدأ تمرد الجبهة، ما كان هناك إختلاف مطلقاً |
| Bunlar ufak yalanlar değil... aranızda ayaklanma çıkmasına ve aynı zamanda... devletin kurmuş olduğu dinden... sizi saptırmaya çalışan hain yalanlardır. | Open Subtitles | ليس فقط اكاذيب ، بل اكاذيب خائنة ليس فقط لانها تهدف الى نشر العصيان و التمرد بينكم و لكنها ايضا تمنع عقولكم |
| Devrimden hoşlanmayan bir kaç kişinin yapacağı ayaklanma her şeyi değiştirecek. | Open Subtitles | مجموعة من الناقمين الثوريين... الذين يظنون أن التمرد سيغير كل شيء |
| Kodeste maçları verirler, yoksa ayaklanma çıkar. Sizin neyiniz var çocuklar? | Open Subtitles | حتي في السجن,عندما كنت في السجن كانوا يشغلونها و اٍلا ينالون الكثير من الشغب |
| Kodeste bile. Kodeste maçları verirler, yoksa ayaklanma çıkar. | Open Subtitles | حتي في السجن,عندما كنت في السجن كانوا يشغلونها و اٍلا ينالون الكثير من الشغب |
| ayaklanma katliamla bastırılıp, Varşova yerle bir edildiğinde Polonyalılar, Sovyetler Birliği'ni sorumlu tuttu. | Open Subtitles | وعندما إنهارت الثورة وأرتكبت ،المذابح ودمرت وارسو ألقت بولندا باللوم على الإتحاد السوفياتي |
| Saklanmamı gerektirecek bir ayaklanma olursa geçimimi demirci olarak sağlarım. | Open Subtitles | أفترض لو أنه كان هنالك تمرّد وإضطرني للإختباء يمكنهم دائماً أن يجدونني في هيئة حداد |
| Suffolk Dükü'nün gelmesini beklemelerini söyle, çünkü ikinci bir ayaklanma herşeyi riske atar. | Open Subtitles | قل لهم ان ينتظرون وصول اللورد سوفولك انتفاضة جديدة ستسبب خطرا على كل شيء |
| Teotihuacan, MS 750'de bir ayaklanma çıkana kadar yüzlerce yıl gelişti. | Open Subtitles | تيوتيهواكان إزدهر لقرون قبل معاناة ثورة في 750 قبل الميلاد |
| Hükümetim ayaklanma karşısında Mısır'ı desteklememeye karar verdi ve Sudan üzerindeki hakimiyetini bırakması için hidivi ikna etti. | Open Subtitles | حكومتي مصممة على عدم دعم مصر في مواجهة الانتفاضة وتضغط على الخديوي للتخلي عن السيطرة على السودان. |
| Başka bir kitap yazdım McManus, gelecek ay çıkacak, ayaklanma hakkında. | Open Subtitles | لقد كتبتُ كِتاباً آخر يا ماكمانوس سيصدرُ الشهرَ المُقبِل إنهُ حولَ أعمالِ الشَغَب |
| Meksika Başkanı adına, sen Profesör Vitaliano Xantos cinayet, soygun ve ayaklanma çıkarmaktan suçlu bulundun ve cezan kurşuna dizilmek. | Open Subtitles | بإسم جمهورية المكسيك وبورفيرو دياز أنت, البروفيسور فيتاليانو اكسانتوس يظْهر مذنباً بجريمة القتل, سرقة, التمرّد, وفوق الكلّ ما عدا ذلك |
| Her seferinde ayaklanma oldu diye geçiştiremeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا القاء اللوم دائما على مثيرٍ للشغب |
| Sonunda ne olur bilmiyorum ama şu anda depoda bir ayaklanma baş gösteriyor. | Open Subtitles | و لكنه بالتأكيد تجمع للتمرد في المستودع حالياً. |
| Piskopos Callahan ve Bay Dodge ayaklanma sırasında mahkûmların ve ekibin davranışlarını değerlendirecek. | Open Subtitles | الأُسقُف كالاهان و السيد دودج سيتعاملانِ معَ سُلوكِ السُجناء و فريق السِجن خلال الشغَب |
| Silahlarla ayaklanma oluşturuyorlar. | Open Subtitles | لم يزودوا الرقيبين بالأسلحة. |