| Bak, kesicinin içindeki dinleme aygıtı hâlâ çalışıyor, Mike bu soytarıların bir şey yapacağını duyunca bizi kurtarmaya gelir. | Open Subtitles | اسمع ، جهاز التصنت ما زال في مكانه و حالما يسمع مايكل بما ينتويه هؤلاء المهرجون سيأتي و ينقذنا |
| Üzerinde iz sürücü ya da dinleme aygıtı olup olmadığını nereden bileceğiz? | Open Subtitles | كيف نعرف أنه لا يحتوى على جهاز تتبع معه؟ أو جهاز تنصت؟ |
| Üzerinde iz sürücü ya da dinleme aygıtı olup olmadığını nereden bileceğiz? | Open Subtitles | كيف نعرف أنه لا يحتوى على جهاز تتبع معه؟ أو جهاز تنصت؟ |
| Kültürel benzerliklerimiz, geminin bilgisayarına erişmeyi ve aygıtı konumlandırmayı benim için kolaylaştıracaktır. | Open Subtitles | التشابهات الثقافية بيننا ستساعدني على الدخول إلى كمبيوتر السفينة وتحديد مكان الجهاز |
| Korktuğum şey buydu. aygıtı kapattığımda, yerini kaybetti. | Open Subtitles | ذلك ما كنت خائف منه عندما أطفأت الأداة فقدت المكان |
| Şimdi sana ofislerde bulduğumuz ilk şeyi göstereceğim. Autodesk 'le üzerinde ortaklaşa çalıştığım bir görüntüleme aygıtı aracılığıyla elde ettiğimiz veriyi göstereceğim. | TED | اولا سأريكم ماذا وجدنا في المكاتب، و سننظر للبيانات من خلال أداة التخيل التي كنت اعمل عليها في شراكة مع الاوتودسك. |
| İhtiyacınız olan şey de dokunma aygıtı, arayüzle dokunma hissini uyandırabilir. | TED | وما تحتاج إليه هو جهاز هابتك، واجهة هابتك التي تعيد إنشاء الإحساس باللمس. |
| Bu ameliyatta, cerrahlar karaciğere giden kan damarlarının içine bir görüntüleme aygıtı yerleştirecekler. | Open Subtitles | في هذه العملية , سوف الجراحين وضع جهاز مراقبة خاصة داخل الأوعية الدموية الأمر الذي يؤدي إلى الكبد. |
| Kullanılan alet bir elektrik şok aygıtı. | Open Subtitles | الآلة المزعومة المستخدمة كانت جهاز الصاعق الكهربائي |
| - Bu evi çevirme aygıtı! - Ve onu onarmak için talimatlar. Çok fazla zamanımız yok. | Open Subtitles | هذا تخطيط جهاز الإتصال بالوطن و التعليمات بكيفية إصلاحه |
| -Gizlenme aygıtı yok. -Atmosfere kontrollü giriş rotasında. | Open Subtitles | لا يوجد جهاز إخفاء إنها فى عملية دخول منتظم للغلاف الجوى |
| Pekçok şeyle beraber göz sinirlerini de iyileştirebilen bir iyileştirme aygıtı. | Open Subtitles | إنه جهاز علاجى يمكنه ، ضمن أشياء أخرى تجديد العصب البصرى لديك |
| Ben aygıtı alacağım. 10 dakika sonra dışarıda görüşürüz. | Open Subtitles | .انا ذاهبه لاحضار جهاز الاستنشاق .ساراكى فى الخارج فى العاشره |
| İki evsizin peynir için kapıştığı bir görüntüye dönüşen yanıltma aygıtı var. | Open Subtitles | الفان اختفى يوجد به جهاز تخفي يحوله إلى اثنان من المشردين يتقاتلان على قطعة من الجبن |
| Eğer aygıtı yanıma almazsam ve sende teknolojiyi korumayı kabul edersen. | Open Subtitles | ليس إذا أخذت الجهاز معي و أنت وافقت على حماية التكنولوجيا |
| Bunun için, biz bu aygıtı tıbbi bir aygıta dönüştürdük. | TED | حيث قمنا بما كان علينا تحويل هذا الجهاز في أحد الأجهزة طبية. |
| Ama o aygıtı tehlikeli malzeme olarak kabul edin. Hazırlıklı olun. | Open Subtitles | لكن إعتبر هذا الجهاز من الأجهزة الخطرة إستعد لذلك |
| Şaşırdım. aygıtı nasıl aldınız? | Open Subtitles | . حسناً ، أنا مشوش كيف حصلتم على الأداة ؟ |
| aygıtı aldığı andan itibaren izlenmesi lazım. | Open Subtitles | يجب أن تتم مراقبته في لحظة حصوله على الأداة |
| Dahili izleme aygıtı. Kurnaz olduklarını zannediyorlar. | Open Subtitles | أداة التتبع الداخلية يعتقدون بأنّهم أذكياء حقيقيون |
| Nasıl oldu da şu minik izleme aygıtı olmadan beni bulmayı başardınız? | Open Subtitles | كيف تمكنتم من العثور علي بدون أجهزة التعقب الصغيرة الخاصة بكم؟ |
| Kamera ya da dinleme aygıtı var mı diye bakmadı bu yüzden, orada olduğumuzu anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | ،لم تبحث عن أي متنصتات أو أجهزة تصوير لذا لا أظن أنها تعلم أننا كنا هناك |
| Ziyaretçilerle iletişim kuramadığımız için Pentagon yetkilileri, bu helikoptere daha önce hiç görmediğimiz bir görsel bağlantı aygıtı yerleştirdiler. | Open Subtitles | فى ضوء عجزنا عن الأتصال بالزائرين الجدد مسئولي البنتاجون جهزوا هذه الهليكوبتر بجهاز أتصال مرئى |