| Aziz Augustine tam olarak aynı noktaya işaret etti. | TED | هذا ولقد اشار القديس أوغسطين إلى نفس النقطة. |
| Siz mahkumları aynı noktaya yürümek üzere serbest bırakacaksınız, karışık değil. - Ne oldu? | Open Subtitles | سوف تحررون السجناء، والذين سيمشون إلى نفس النقطة بدون مرافقين |
| B kişisine ise "Kavgacı" diyoruz. aynı noktaya gelebilmek için mücadele etmek zorunda kalan kişi. | TED | ونسمي الشخص ب "المشتبك" وهو الذي توجب عليه النضال لتجاوز صعوبات عظيمة حتى يصل إلى نفس النقطة. |
| Yetişkinlik hayatında her yıl, çiftleşmek için aynı noktaya döndü. | Open Subtitles | كل عام من عمره بعد البلوغ يعود لنفس المكان للتزاوج |
| Hepimiz aynı noktaya gidersek Bell'in laboratuvarı çok kalabalıklaşır. | Open Subtitles | لكن إذاعدت لنفس المكان و الزمان سيكون معمل بيل مزدحما للغاية سيعرف أن شيئا ما قد طرأ |
| Her ama her gece, aynı noktaya dönüyordum. | Open Subtitles | ليلة وراء ليلة كنت أعود لنفس المكان |