| İşte oldu. Sybaria'da buluşalım, önümüzdeki hafta sonu, aynı yerde. | Open Subtitles | ها نحن سبريا مرة اخرى نفس المكان فى عطلة الاسبوع |
| Lanet olsun Melanie en azından Simone kadar akıllı. aynı yerde olacak. | Open Subtitles | اللعنة ، ميلاني تملك نفس ذكاء الكلبة السابقة ستكون في نفس المكان |
| Bu yolda yürümeye devam edersen, aynı yerde son bulacaksın. | Open Subtitles | عندما تستمر فى نفس الطريق ينتهى الأمر فى نفس المكان |
| Önümüzdeki hafta aynı saatte aynı yerde buluşmak için bana söz verdi. | Open Subtitles | وافقت على رؤيتي في نفس الوقت و بنفس المكان خلال الاسبوع القادم |
| 5 yıldır aynı yerde çalışıyordum sonra günün birinde beni kovdular. | Open Subtitles | وكما تعرف، اشتغلت بنفس المكان لخمس سنوات ثم قاموا بطردي ذات يوم |
| aynı yerde 2 veya 3 günden uzun süre kalmaz. | Open Subtitles | لن تبقى فى مكان واحد أكثر من يومين أو ثلاثة |
| Ben de mücevheri aynı yerde saklamış olabileceğini düşündüm. | Open Subtitles | لذلك خمنت أنه ربما خبأ المجوهرات في المكان نفسه |
| Son yılımızda, ben piyano dersi aldım o da futbolu seçti böylece her gün okuldan sonra yollarımız tam aynı yerde kesişiyordu. | Open Subtitles | بعد مرور سنة حضرت صف البيانو وكان يلعب الكرة وكنا نمر بالقرب من بعضنا كل يوم بعد المدرسة في نفس المكان تماما |
| aynı yerde fazla uzun süre kalmıyor ama şimdi başka şansı yok. | Open Subtitles | فهو لا يبقى في نفس المكان طويلا لكنه الآن ليس لديه خيار |
| Şimdi A gezegeni öğle vakti aynı yerde ve aynı zamanda. | Open Subtitles | و الكوكب الأول عند الظهيرة هو نفس المكان و نفس الزمان |
| İkinizi aynı anda aynı yerde toplamanın tek yolu buydu. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لتكونا كلاكما في نفس المكان وفي نفس الوقت |
| Diğer ev arkadaşını kara kedi ile aynı yerde ve aynı zamanda gördükten sonra her şeyin mantıklı bir açıklaması yoktur. | Open Subtitles | لا يوجد هناك أيّ تفسير منطقي حتى نرى شريك المسكن الآخر وتلك القطة السوداء معـًا في نفس المكان في نفس الوقـت |
| O gece ilerleyen saatlerde, bir civarı üç numara da aynı yerde birlikteler. | Open Subtitles | وبعدها ليلًا بوقت متأخر حوالي الواحدة صباحًا ثلاثتهما كانوا مرتبطين في نفس المكان |
| Yani bir cisim onu değiştiren bir şey olmadığı sürece hareket etmeye veya aynı yerde durmaya devam edecektir. | TED | لذلك، يستمر الجسم بالتحرك أو البقاء في نفس المكان ما لم يؤثر عليه شيئًا |
| Biliyorsunuz, ikinizin aynı yerde olmasından çok memnunum. | Open Subtitles | أتعلمون، أنا سعيدة لوجودكُنَّ معي بنفس المكان. |
| Her neyse. Yarın, aynı zamanda, aynı yerde hallederiz. | Open Subtitles | حسناً , أياً كان دعنا نفعل ذلك غداً بنفس المكان ونفس التوقيت |
| Kazakistan'da, aynı yerde 5'ten fazla kadının bulunması yasaktır. | Open Subtitles | في كازخستان لا يسمع بتجمع اكثر من 5 نساء بنفس المكان |
| 30 yaşıma kadar yollarda geçti, aynı yerde bir haftadan fazla kalmadım. | Open Subtitles | أدوّر عجلاتي لنهاية العشرينات لم أمكث أكثر من أسبوع في مكان واحد |
| Sanki bir gölgeymiş gibi uçar ve asla aynı yerde kalmaz. | Open Subtitles | كان يطير كما لو كان شبحا, ولم يستمر فى مكان واحد |
| thatyour smile and yourface... seninle asyı zamanda aynı yerde hiç olamayan kişiler. | Open Subtitles | لا يتواجدان معاً في الوقت نفسه، أو المكان نفسه |
| "Lütfen bu akşam bizimle aynı saatte aynı yerde buluşun." | Open Subtitles | قابلينا رجاءً في الوقت ذاته في المكان ذاته الليلة. |
| O yüzden aynı yerde dönüp duruyoruz maksimum çaba gösterip, minimum ilerleme kaydediyoruz. | Open Subtitles | لذا ندخل في دوائر إحداث تقدم أقل بجهد أعلي |
| Ben hayatımın hemen hemen hepsini aynı yerde geçirdim. | Open Subtitles | أما أنا، فقد قضيت معظم حياتي في نفس البقعة |
| aynı yerde bulunmuş olma ihtimalleri var mı? Konferans ya da onun gibi bir şey? | Open Subtitles | أي فرصة أنهم سافروا لنفس الموقع ربما مؤتمر أو شيء من هذا القبيل ؟ |
| aynı yerde çalışmak. | Open Subtitles | خصوصاً أنهما يعملان معاً |