| Eğer anladıysan yavaşça gözünü aç. Bana aynadan bak ve dikkatlice dinle. | Open Subtitles | إذا كنت تعلم افتح عينيك ببطئ، انظر إلى المرآة وأنصِت لي بعناية. |
| Ama kızın yüzüne bakın, kendisine aynadan bakıyor. | TED | لكن أنظروا لوجهها هناك، وبينما تحدق النظر، تنظر لنفسها في المرآة. |
| O aynadan uzak dursan iyi olur kurbağa suratlı. -Yoksa korkudan ödün patlayacak. | Open Subtitles | الأفضل أن تبتعد عن هذه المرآة قبل أن تخيف نفسك حتى الموت |
| bu kaydın barın arkasındaki aynadan kaydedildiğini biliyordun. | Open Subtitles | كنت ستدرك أن تلك اللقظة مأخوذة من مرآة خلف الخانة |
| Onları yavaşlatmak için bir el bombası attım, böylece bizim aynadan geçtiğimizi görmediler. | Open Subtitles | رميت قنبلة لإبطائهم لذا هم لم يرونا نمرّ بالمرآة |
| Bir gece o aynadan beyaz bacaklarının arasında bir adam olduğunu gördüm. | Open Subtitles | فى تلك المرآة رأيتها ذات ليلة وقد كانت عارية تماماً |
| Ama o aynada yaşıyor. Seni öyle yakalıyor, aynadan geliyor. | Open Subtitles | ولكنه يسكن في المرآة هكذا ينال منك، من المرآة |
| Çünkü, o aynadan bakıyorsanız her şey ters görünebilir. | Open Subtitles | لأنك إن نظرت بتلك المرآة كل شيء يظهر بالمقلوب جودي فيني تضع نظارات كبيرة وسميكة |
| Durmam gerekiyor, yoksa Blob aynadan beni yakalayacak. | Open Subtitles | يجذر بي التوقّف وإلاّ سيراني البلوب من خلال المرآة |
| Göz farını sürerken aynadan benimle konuştuğunu ya da bana şu nefis erimiş kaşar peynirli kabuğu alınmış ekmeklerden yaptığını düşünürdüm. | Open Subtitles | مثل انها كانت تضع ظلال حول عيونيها و تتكلم لنفسها في المرآة .. أو أني اتخيل و هي تعد لي الجبن اللذيذ بالقشور المشوية |
| Göz farını sürerken aynadan benimle konuştuğunu ya da bana şu nefis erimiş kaşar peynirli kabuğu alınmış ekmeklerden yaptığını düşünürdüm. | Open Subtitles | مثل انها كانت تضع ظلال حول عيونيها و تتكلم لنفسها في المرآة . .. أو أني اتخيل |
| BöyIece aynadan kafanın patIamasını göreceksin. | Open Subtitles | حتى تستطيع رؤية وجهك وهو ينفجر في المرآة |
| Benimle bütün yol boyunca tek kelime konuşmadı sadece aynadan gözlerini dikip durdu. | Open Subtitles | إنها لم تتفوّه بشيء لي طُوال الرحلة أخذت تُحدّق في فقط من خلال المرآة |
| Kanlı Mary'i çağırıyorsun, zil sesini duyuyorsun, o aynadan çıkıp geliyor sonra sen de ölüyorsun. | Open Subtitles | تنادين ماري الدموية ثم تسمعين الجرس تأتي من خلال المرآة ثم تموتين |
| Ama aynadan, ardında bıraktığın hasarı görebilecek kadar uzaklaşsan iyi olur. | Open Subtitles | لكن من الأفضل لكِ أن تبتعدي عن المرآة كفاية كي تري الضرر الذي ستخلفينه دائماً ورائكِ |
| Bir şey tekrar girmeden, aynadan hiçbir şey çıkamaz demek. | Open Subtitles | اقصد انه لا شيء يخرج من المرآة مالم يستبدل بشيء آخر |
| Vay be, sanki kendime kötü giyimli bir aynadan bakıyor gibiyim. | Open Subtitles | وكأنني أنظر في مرآة تعكسني برداء غير متناسق |
| Ama ruhlarımızın içini görebilmek için aynadan fazlası gerekir. | Open Subtitles | لكن الأمر يحتاج إلى أكثر من مرآة لرؤية ما بداخل أرواحنا |
| Diana Reiss: Dönerek oynayan bir yunusa bir pencereden baktığınızı düşünebilirsiniz, ama aslında aynada dönerek oynayışını izleyen yunusa iki taraflı aynadan bakıyorsunuz. | TED | ديانا ريس: ربما تعتقدون بأنكم تنظرون عبر نافذة إلى دلفين يلهو، لكن في الحقيقة ما تنظرون من خلاله هو مرآة بطريقين بينما ينظر الدلفين لنفسه وهو يلهو. |
| Tecavüzcünün yatak odası penceremden girdiği durumlarda. aynadan görüyorum ve pırrr, kaçıyorum. | Open Subtitles | في حالة إن دخل مغتصبون من باب نافذتي أراهم بالمرآة فأرحل |
| Bu açıdan bakıldığında, Kameraman da aynadan görülmeliydi. | Open Subtitles | من ذاك الملاك يبدو أنّ رجل الكاميرا يتوجب أن يكون عند المرآه |
| aynadan baktığında, biliyordu... benim günahsız olduğumu. | Open Subtitles | عندما ينظر للمرآة يعرف... أنى لم آثم أبداً |