| Ayakların ayrık dursun. Saat on. | Open Subtitles | إسترخي ودع أقدامك على حدة ثم |
| Dünyayı daraltabilir ve birbirini anlamayan ayrık gruplarda yer alabilirler. | TED | الناس تضيق العالم و تعمل في شكل مجموعات منفصلة دون التعاطف مع بعضها البعض |
| ve buna bağlı olarak da, uyumlu toplumlar birbirine ve çevreye yabancılaşarak ayrık sosyal gruplar hâline geldi. | TED | وفي المقابل ،أصبحت المجتمعات المتماسكة مجموعات اجتماعية منفصلة ، تنفر من بعضها البعض وتنفر من المكان. |
| ayrık mermiler. Bir mermiyi iki tane yapıyorum. | Open Subtitles | نقسم البارود, نحول إطلاقة واحدة إلى إثنتان |
| Onlar ayrık değillerdi.. | Open Subtitles | لم يكن هذا الحجم الصغير |
| Biz esasen üç ayrık alanda çalışmak durumundaydık, ve her biri, binanın boyutlarından baya baya küçüktü. | TED | بثلاثة مواقع منفصلة كل منها بشكل جيد، جيد بشكل أصغر من حجم المبنى. |
| Erişkinlikte, yol boyunca bir sürü arıza yaşamış kişiler olarak duygusallıktan ayrık bir alanda hareket ederiz. | Open Subtitles | ما يحدث لدى البالغين هو أن معظمنا الذين مررنا بمشاكل خلال حياتنا نعمل في أماكن منفصلة عن العواطف |
| Dijital devreler ayrık voltaj seviyelerine dayalıdır. | Open Subtitles | الدوائر الرقمية مستندة على مستويات فولطية منفصلة |
| ayrık mermiler. Bir mermiyi iki tane yapıyorum. | Open Subtitles | نقسم البارود, نحول إطلاقة واحدة إلى إثنتان |
| Ve o ayrık lokmalar. | Open Subtitles | وهذه الفطائر ذات الحجم الصغير ! |