"ayrılamaz" - Translation from Turkish to Arabic

    • يغادر
        
    • مغادرة
        
    • ينفصل
        
    • يستقيل
        
    Kuru temizlemeye uğramadan şehirden asla ayrılamaz. Ve Salı'ya kadar teslimat olmayacak. Open Subtitles لن يغادر الرجل بدون غسيله بالمصبغة ولن يستلمه قبل الثلاثاء، ثقا بي
    Hayır kimse buradan ayrılamaz. Open Subtitles لا يا سيد شين, اسف, ولكن, لا احد يغادر المكان
    Ya herkes benimle birlikte gelir ya da hiç kimse buradan ayrılamaz. Open Subtitles سيغادر الجميع معي أو لا يغادر أحد على الإطلاق
    Ama gördüğünüz gibi kimse labirentten ayrılamaz. Open Subtitles لكن كما ترين لا أحد يمكنه مغادرة المتاهه
    Pasaportunun süresi dolmuş. Ülkeden ayrılamaz. Open Subtitles و جواز سفره إنتهى صلاحيته لا يمكنه مغادرة البلاد
    Hayatın güzelliği onun hassaslığından ayrılamaz. TED إن جمال الحياة لا ينفصل عن هشاشتها.
    - Otoriteden kimse ayrılamaz. Open Subtitles لا أحد يستقيل من السلطة
    Kimliğini teyit edene kadar kimse buradan ayrılamaz, lütfen. Open Subtitles لن يغادر أحد المكان حتّى نتعرّف عليه، من فضلك
    - Çünkü kimse bu kamptan ayrılamaz. Ta ki neler olduğu hakkında daha fazla şey öğrenene kadar-- Open Subtitles لأنه لا يجب أن يغادر أحد من هنا حتى . نعرف أكثر ما الذي يجري هنا
    Merhum bir otopsi yapılmadan buradan ayrılamaz. Open Subtitles المتوفيّ لن يغادر حتّى يكون هناك تشريح للجثة
    Hiçbir tutuklu tesislerden Gizli Servis Başkanının yazılı izni olmadan ayrılamaz. Open Subtitles لا يغادر المعتقلين المنشأة بدون تصريح من دائرة الخدمة المدنية
    Kimse kabileden ayrılamaz. Open Subtitles لكن يجب أن تجدوا موهبةً أخرى لا أحد يغادر القبيلة
    Hatta tavan arasından bile ayrılamaz. Ufak bir sınır büyüsü yaptırdım. Open Subtitles بالواقع لن يغادر العليّة قطّ إذ دبّرت لتعويذة حدوديّة بسيطة
    Bu adamın nerede olduğunu bilmeden evden kimse ayrılamaz. Open Subtitles إذا لم نكن نعرف أين الرجل لن يغادر أحد هذا المنزل
    Maalesef buraya giren hiç kimse hafızası silinmeden ayrılamaz. Open Subtitles أخشى بأن لا دخيل يغادر هذا المكان دون أن نمحو ذاكرته
    Sanırım hepimiz ölmeden adadan ayrılamaz. Open Subtitles أعتقد أنّه لن يستطيع مغادرة الجزيرة ما لم نمت جميعاً
    Bu uçağın tasarım şekli dünya atmosferinden ayrılamaz. Open Subtitles الهيئة التي صممت بها هذه المركبة لا تمكنها من مغادرة الغلاف الجوي
    Essex evden ayrılamaz ama vur emri verebilir. Hadi gidelim. Open Subtitles لا يمكن لـ(إسيكس) مغادرة المنزل ولكن يستطيع توجيه عمليّات القتل
    - Milton'dan ayrılamaz aslında. - Annie. Open Subtitles هو لا يستطيع مغادرة ميليتون آني
    İyi haber şu ki, buz duvar sağ olsun Emma kasabadan ayrılamaz. Open Subtitles الخبر الطيّب هو أنّ (إيمّا) لا تستطيع مغادرة البلدة بفضل جدار الجليد
    Kimse benden ayrılamaz! Tamam mı? Open Subtitles لا أحد ينفصل عنّي، أتفقنا ؟
    Ama, şunu bil ki hiç kimse Summakor'daki işinden ayrılamaz. Open Subtitles "لكن اعرف هذا..." "لا أحد يستقيل من (سيميكور)...

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more