| Görüyoruz ki, Afrika dan ilk ayrılan ve dünya çapında yayılmaya başlayan... ...ilk insan atası Homo erectus tur. | TED | وبالتالي، كان الإنسان المنتصب القامة السلف الأول للإنسان يغادر أفريقيا وبدأ ينتشر في مختلف أنحاء العالم. |
| Bu yapraklardan ayrılan her kuş, ölecek. | Open Subtitles | وأيّ طير يغادر تلك الأوراق يموت في السماء |
| Evet, şey gözüne gözyaşı kremi sürmedim ama yine de senden ayrılan bendim. | Open Subtitles | لم أضع البلسم المثلج في عينك، ولكنني انفصلت عنك. |
| ...final maçı için yapılan partiden son ayrılan çift onlarmış. | Open Subtitles | كانوا آخر زوجين غادروا حفلة السوبر بول ؟ |
| Onu aramak tuhafıma gidiyor. Benden ayrılan oydu. | Open Subtitles | إشعر بالريبة لإتصالى بها، إنها قد إنفصلت عنى. |
| - Ondan ayrılan bendim. | Open Subtitles | لقد أسأتما فهم الأمر، فأنا من إنفصل عنها. |
| Hayatınızı korumak için dövüyorum! Tekneden en son ayrılan iki kişiye neler olduğunu unuttunuz mu? | Open Subtitles | أتذكرون ما جرى لآخر رجلين غادرا بهذا القارب؟ |
| Derler ki, aşıklar doğarken ikiye ayrılan bir ruhtur. | Open Subtitles | بعض الأشخاص يقولون أن الأحباء الحقيقيون هم روحاً واحدة لكنها أنفصلت عندما ولدا |
| - Sizinle birlikte ayrılan avukatların listesi. - Tahmin edebilirsin. | Open Subtitles | أكتب قائمة بكل الموظفين المغادرين معك - يمكنكِ التخمين - |
| Aileden ayrılan birinin ardından üzüntü de yaşanacaktır elbet. | Open Subtitles | و بالتأكّيد يكون هناك حالة حزن حينما يغادر أحد أفراد العائلة |
| Kapının sesini duyarken, geçitte durduğu noktadan... ayrılan oğlanı görüyoruz. | Open Subtitles | مثلما نسمع الباب فإننا نرى الفتى أيضا وهو يغادر موقع وقوفه عند أقصى الزقاق |
| Madrid'teki, Palace Otel'den ayrılan, bir matador gibi. | Open Subtitles | في مدريد فندق القصر مثل مصارع الثيران يغادر |
| - Olay yerinden ayrılan birini gördünüz mü? | Open Subtitles | ألم تروا أيّ أحدٍ يغادر القاعة ؟ لا، سيّدي. |
| Bir nöbet noktası kurup Kudüs'ten ayrılan her şeyi aratın. | Open Subtitles | ضع حارساً ليراقب المكان ، ولا تترك أي أحد يغادر أورشليم القدس دون تفتيش |
| Kırklı yaşlarında erkek arkadaşından ayrılan yalnız bir kadınım. | Open Subtitles | أنا إمرأة وحيدة في الأربعينيات والتي انفصلت عن الرجل |
| Bazı taşlar doğuştan ayrılan ikizler. | TED | بعض الصخور هي توائم انفصلت عند الولادة |
| Tekneden en son ayrılan iki kişiye neler olduğunu unuttunuz mu? | Open Subtitles | هل تذكرون مالذي حدث لآخر رجلين غادروا بهذا القارب؟ |
| Ben'le bardan ayrılan adamlardan biriymiş ama enteresanlıklar burada bitmiyor. | Open Subtitles | كان احد الاشخاص الذين غادروا مع بين لكن ليس هذا الامر الاكثر اثارة |
| Doğal olarak ayrılan diğer ayaklardakinin aksine sağ ayak talusunun üstünde çizgilenme mevcut. | Open Subtitles | هنالك خطوط على قمة عظم الكاحل للقدم اليمنى بخلاف الأقدام الأخرى التي إنفصلت لوحدها |
| L.A.'de senden terapistle ayrılan adam o. | Open Subtitles | الرجل الذي إنفصل عنكِ في لوس أنجلوس مستخدماً طبيباً نفسياً |
| Şimdi ayrılan çocuklar, onları tanıyor musun? | Open Subtitles | هذان الشابان الذان غادرا تواً,هل تعرفهم؟ |
| Roma'dan ayrılan İngiliz Kilisesi'nin atacak bir demiri bile yoktur. | Open Subtitles | فالكنيسة الأنجليزية أنفصلت عن (روما) دون ملاذ. |
| Bütün dört yıllıkların kovulmasını istemiyorsan, ...sizinle ayrılan avukatların listesini verirsin. | Open Subtitles | إذا كنت لا تُريد جميع موظفون السنه الرابعه أن يطردوا أكتب قائمة بكل الموظفين المغادرين معك |
| Buraya gelirken, kasabadan ayrılan birine rastladım. | Open Subtitles | في طريقي إلي هنا قابلت رجلاً مغادراً القرية |
| Uzun süredir Fransa'dan uzak kalan ve ordudan ayrılan başçavuşun hikâyesi. | Open Subtitles | قصة رجلٍ رحل عن فرنسا لوقتٍ طويلٍ جداً جنديٌ ترك الجيش برتبة رقيب |