| Hemen hemen hiçbir Kuzey Koreli'nin ülkeden ayrılmaya izni yok. | TED | فعليا لا يسمح لاحد من الكوريون الشماليون مغادرة البلاد . |
| ABD'den ayrılmaya mecbur olan bir kumarbazın adamıymış. | Open Subtitles | كحارس شخصى لمقامر, كان عليه مغادرة امريكا, |
| İşin aslı... bu sabah karımla ayrılmaya karar verdik. | Open Subtitles | في الحقيقة هذا الصباح، قررنا أنا و زوجتي الانفصال |
| Rimmer, mahkuma hücresine dek eşlik et ve 04:30'da ayrılmaya hazırlan. | Open Subtitles | ريمر,رافقي السجين الى زنزانته واستعدي للرحيل في 4.30 |
| Yarın sabah ayrılmaya hazır olacağınıza inanıyorum. | Open Subtitles | أتمنى بأن تكون مُستعداً للمغادرة صباح الغد |
| New York'tan bıkmıştı ve ayrılmaya ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | وكان في الغالب مجرد المرضى من نيويورك وتحتاج ذريعة لمغادرة البلاد. |
| ayrılmaya karar verdiğimiz zaman 18 ay önce çıkardım yani yüzüğü. | Open Subtitles | خلعت الخاتم منذ ثمانية عشر شهراً عندما إتفقنا على الإنفصال |
| Ama hayatımı yeniden düzene sokuyorum, ve Sean'dan ayrılmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | ؟ ولكن عندما إعيد التفكير، حياتي، وأنا في حاجة لترك شون. |
| Kocamdan ayrılmaya karar verince, sorunlarım bitti. | Open Subtitles | عندما قررت مغادرة زوجي، لم يكن عندي مشكلة. |
| Buradan ayrılmaya teşebbüs edersem, taşıdığım Goa'uld yokedilecek. | Open Subtitles | ان حاولت مغادرة هذا المكان الجواؤلد الذي بداخلي سيدمر |
| Seni yuvadan ayrılmaya, kendi kanatlarınla... - uçmaya teşvik eden benim. | Open Subtitles | أنا من كان يحثك على مغادرة العش أيتها الشابة كي تحلقي! |
| Her zaman benden ayrılmaya çalışıyorsun ve biz beraber bile değiliz. | Open Subtitles | تحاول دائماً الانفصال عني و نحن لسنا عشيقين أصلاً |
| Artık benden ayrılmaya çalışmaktan vazgeçer misin? | Open Subtitles | و الآن هلا توقفت عن محاولتك الانفصال عني؟ |
| ayrılmaya hazır olduğunuzda buraya dönün. | Open Subtitles | عودوا لهذا المكان عندما تكونوا جاهزون للرحيل |
| Sabah erkenden ayrılmaya karar verdik. | Open Subtitles | نحن فقط بدأنا أن نكون جاهزون للرحيل في الصباح |
| Gücenmiyorum, Pazartesi günü ayrılmaya hazır olurum. | Open Subtitles | أنا لست غاضبة سأكون مستعدة للمغادرة يوم الإثنين |
| Evrak çantamı Deniz Kuvvetleri Bir'e götür ve Gizli Servis'e de; az sonra ayrılmaya hazır olacağımı söyle. | Open Subtitles | خذي حقيبتي إلى جندي الحماية واحد وأخبري شعبة الحماية الرئاسية أنني سأكون جاهزة للمغادرة قريباً |
| Sanırım bu trenin istasyondan ayrılmaya niyeti yok. | Open Subtitles | أظن أن هذا القطار ليس جاهزاً لمغادرة المحطة |
| Şimdi, Güneş Sistemimizden, galaksimizden ayrılmaya ve galaksiler arası uzaya girmeye hazırız. | Open Subtitles | نحن الآن مستعدون لمغادرة نظامنا الشمسي .. ومجرتنا .وندخل فضاء ما بين المجرات |
| Ve bir hafta önce ondan ayrılmaya çalıştığında Tessa onu kız arkadaşına söylemekle tehdit etmiş. | Open Subtitles | وأنّ عندما حاول الإنفصال عنها قبل أسبوع، لقد هدّدت بالذهاب لإخبار خليلته. |
| Kısıtlamaya sinirli fakat kiliseden ayrılmaya niyetli olmayan Juana, buruk bir şekilde yeminini yeniledi. | TED | غاضبة من هذه الرقابة، لكن غير راغبة لترك الكنيسة، جددت عهودها بمرارة. |
| Üç aylığına ayrılmaya karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا أن ننفصل لثلاثة أشهر |
| Ben de Val'i benden ayrılmaya ikna ettim. | Open Subtitles | سأحتاج لحريّة مطلقة لذا أقنعت "فال" لننفصل عن بعض |
| Onu seviyorsun, fakat onu korumak için ondan ayrılmaya da hazırsın. | Open Subtitles | أنت تحبها وحتى تقوم بحمايتها أنت مستعد للإنفصال عنها |
| - Keşke ayrılmaya cesaretim olsaydı ama bu onu çok incitir. | Open Subtitles | لماذا سأحتاج هذا؟ فقط لو أملك الجرأة للانفصال ولكنه حقاً سيجرحه |
| Dün akşam ondan ayrılmaya gittim. Ama zamanlama berbattı. | Open Subtitles | حسنٌ، ذهبت لانفصل عنها ليلة البارحة ولكن يبدو أنّ التوقيت لم يكن مناسباً |
| İç ayrılıklar, beni Nation of Islam'dan ayrılmaya zorladı. Geçmişte Hz. | Open Subtitles | إختلافات داخلية أدت إلى إنفصالى . عن منظمة أمة الإسلام |