| Çünkü bu bölgedeki yozlaşmış seçkinler insanları ayartma gücünü bile yitirmişler. | TED | لأن ھذه النخبة الفاسدة في المنطقة فقدَت حتى قوّتَھا في الخداع، |
| Yanan bölgedeki doku tamamen erimiş, bu yüzden oraya yeni deri nakletmemiz gerek. | Open Subtitles | النسيج في المنطقة المحروقة ينقّع بالكامل، لذا نحن يجب أن نطعّم جلد جديد. |
| Terör zanlısını o bölgedeki 200 millik alan içinde tespit ettik. | Open Subtitles | تعقبنا الارهابيون المشكوك فيهم في حدود مائتي ميل من هذه المنطقة |
| Şu anda Kanada 'da yaşıyorum, bölgedeki buzullardan birisini ziyaret ediyorum. | TED | وبما أنني مقيمة حالياً في كندا، فأنا أعكف على زيارة أحد الأنهار المتجمدة المحلية بمنطقتي. |
| Bu ay içinde, bölgedeki üç ayrı lokantayı daha soydu. | Open Subtitles | لقد سرق 3 مطاعم في هذه المنطقة خلال هذا الشهر |
| Ancak 1998'de bölgedeki deniz sıcaklığı yaklaşık 2 derece artış göstermiş. | Open Subtitles | ،لكن في عام 1998 ارتفعت درجات حرارة المنطقة بمعدل درجتين تقريباً |
| Son bir ay içinde bu bölgedeki üçüncü ev istilası bu. | Open Subtitles | هذا هو ثالث اقتحام منزلي في هذهِ المنطقة في الشهر الأخير |
| Son bir ay içinde bu bölgedeki üçüncü ev istilası bu. | Open Subtitles | هذا هو ثالث اقتحام منزلي في هذهِ المنطقة في الشهر الأخير |
| Birden daldığımız için kusura bakmayın. Bu bölgedeki televizyon arızalarını denetliyoruz. | Open Subtitles | مرحبا ومتأسفين لدخولنا هكذا نحن فريق الإصلاح التلفزيوني في هذه المنطقة |
| Birleşik Devletlerin askerî liderleri, bölgedeki gelişmenin can sıkıcı olduğu kanısında. | Open Subtitles | يعتقد القادة العسكريون الأمريكيون أن التطوير في المنطقة يبعث على القلق. |
| bölgedeki karantinanın ne kadar süreceği hakkında ve buradaki halk bir açıklama bekliyor. | Open Subtitles | الى متى ستظل المنطقة قيد الحجر الصحي. وقد أدى هذا لإحتجاج سكان المنطقة. |
| Tomrukçuluk işiyle uğraşanlara bakarsak bu bölgedeki erkeklerin büyük çoğunluğu bu tarife uyar. | Open Subtitles | بإستثناء,أنه بالنظر للمتطلبات البدنية لمهنة الحطاب فذلك الوصف سينطبق على معظم رجال المنطقة |
| bölgedeki tüm kameraların son 7 günlük kayıtları içinde diyelim. | Open Subtitles | لنبحث في الأيام السبعة الأخيرة, عبر جميع الكاميرات في المنطقة. |
| Bu bölgedeki boyut ötesi enerji kalıntısı en yüksek seviyede. | Open Subtitles | هذه المنطقة لديها ترددات عالية من الطاقة المتبقية من الثغرات |
| o bölgedeki evlerin çoğunu satın alanların genç ve bekar kadınlar olduğunu saptamışlar. | TED | كانوا شابات صغيرات غير متزوجات هم أكبر مشترين للمنازل في المنطقة المجاورة . |
| Bu kan dolaşımı o bölgedeki deoksihemoglobin yoğunluğu değişmiş kanın artmasına neden oluyor. | TED | وهذا الدفق في المياه يقوم برفع نسبة ديوكسي هيموغلوبين الموجودة في الدم في تلك المنطقة |
| TERA sistemi bölgedeki mühendislerin desteğiyle Haiti'de geliştirildi. | TED | نظام تيرا تم تطويره في هاييتي بدعم من مهندسين في المنطقة. |
| Biz de bölgedeki kolay erişilir biyokütle kaynaklarını belirledik. | TED | قمنا بايجاد مصدر الكتل العضوية المحلية. |
| bölgedeki tüm hastanelerin listesi burada. Belki onlardan birindedir. | Open Subtitles | هذه قائمة ببعض المستشفيات بالمنطقة ربما احضروه الى واحدة منهم |
| Sayısız trajediyi, sayısız problemleri, bölgedeki çatışma bölgelerini ve sıcak noktaları duyurduk. Çünkü bunların tam merkezindeydik. | TED | والعديد من المآسي والمشاكل، ومناطق النزاع، والعديد من المناطق الساخنة لأننا نقع في وسطھا، |
| Ve bölgedeki tüm 42'likleri kontrol edin. | Open Subtitles | راجعى الحالات الاثنين و الاربعين كلها فى المنطقه |
| Görüyorsun bölgedeki petrol yatağı katmanları... birbirlerine şaşırtıcı bir biçimde hassas yapıda bağlı. | Open Subtitles | انت تَرى، الطبقات الحاملة للنفط في المنطقةِ. مرتبطة مِن قِبل تركيبة حسّاسة جداً. |
| Tamam, bölgedeki direklerde trafik kameraları var ama kanyonlara yaklaşınca uydu görüntülerine ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | ,حسناً، كالاترانز لديه كاميرات مراقبة للمنطقة ولكنك ستحتاج إلى تغطية من القمر الصناعي بمجرد أن يقترب من منطقة الوادي |
| Ayrıca Memphis'te üniversite, bölgedeki tutkulu lise öğrencilerini topluyor ve üniversite harç sıkıntıları olmadan şehir içine gidip eğitim almaları için onlara burs veriyor. | TED | وفي ممفيس، تجند الجامعة طلبة المدارس الثانوية المحليين المتحمسين وتقدم لهم المنح الدراسية من أجل التدريس في وسط المدينة دون تحمل عبء ديون الكلية. |
| Ve daha önce ne hata yapmış olursan ol, ben bölgedeki bütün sağlık çalışanının burada olduğunu biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | ..وانظري, أي غلطة قمتِ بها سابقا أنتِ تعلمين أنا محاطون بكل عامل صحة في المقاطعة صحيح ؟ |
| Burada veya başka bir bölgedeki kıdemli herhangi biri olabilir. | Open Subtitles | أي شخص قديم في القسم أو في أي منطقة أخرى , رسمي أو فيدرالي |
| bölgedeki bambu bitkileri, birkaç on yılda bir defa büyük miktarlarda meyve üretiyor. | TED | تُنتج نباتات الخيزران المحليّة كميّات كبيرة من الفواكه مرّة واحدة كل بضعة عقود. |
| Yurt dışındaki bir savaş için bölgedeki bir savaşı kaçırdın. | Open Subtitles | أترى، إنّك عدت من حرب بالخارج لحرب هنا في الحيّ. |
| bölgedeki tüm telefon aramaları takip altında. | Open Subtitles | كل إشارات الهواتف النقالة في هذه المنطقة تحت المراقبة |