| Ve San Diego'nın çevresindeki bütün bölgelerden, askeriyeden emekli olmuşları birbirine bağlarız. | Open Subtitles | وبذلك سوف نكسب كل المناطق حول سان دييغو وهي مليئة بالعسكريين المتقاعدين |
| Çocukların %80'i yoksul olarak tanımlanan bölgelerden geliyor. | TED | ونحو 80 بالمئة من طلابها يقطنون مناطق مصنفة بين المناطق الفقيرة. |
| Bu bölgelerden birinin adı sol iç on kıvrım. | TED | واحدة من هذه المناطق تسمى التَّلْفيفُ الجَبْهِيُّ السفلي الأيسر. |
| Ve en önemlisi gerçekten umuyorum ki bu bilinmeyen bölgelerden geçerken müthiş keyif alırlar. Çünkü, biliyorum ki ben aldım. | TED | والأهم من هذا بأنني أتطلع بأنهم سيجدون سعادة كبيرة عبر مرورهم بهذه المناطق المجهولة، لأنني أعلم بأني قد اجنزت. |
| Olmadı çünkü o tartışmalar açığı olan ülkerin yararına fazlalık sahibi bölgelerden tutumlarında değişim talep ediyor. | TED | لم يحدث تغيير لأن هذه المناقشات تطلب من المناطق المصدرة تغيير عاداتهم الغذائية بدلا من مناطق العجز. |
| Geniş ölçeklerde, bulutlar tropik bölgelerden kutuplara doğru hareket ediyor. | TED | على نطاقات واسعة، يبدو أن الغيوم تنتقل من المناطق المدارية إلى المناطق القطبية. |
| Ben de kırmızı bölgelerden gelecek başka bir alternatif önermek istiyorum. | TED | لذلك أقترح بديلًا يأتي من المناطق ذات اللون الأحمر. |
| Hong Kong'un yanındaki bölgelerden birinde Shenzhen adlı bir şehir var. | TED | واحدة من المناطق بالقرب من هونج كونج تدعى مدينة شنتشن. |
| Genelde büyükelçiler veya bölgelerden gelen delegasyonlar bu işlere bakar. | Open Subtitles | السفراء الأجانب يحضرون عادة أو وفود من المناطق |
| Şehrin karşısındaki keşfedilmemiş bölgelerden çok garip enerji algılamaları görüyorum. | Open Subtitles | إننى أتلقى قراءات غريبة للغاية من إحدى المناطق التى لم نستكشفها بعد |
| Onları, hala kurtarılmaya değecek bölgelerden uzak tutsak yeterli. | Open Subtitles | كنا بحاجة لإبعادهم عن المناطق التي مازالت تستحق الإنقاذ |
| Bu olaydaki şüpheli büyük ihtimalle parkın çevresindeki bölgelerden birinde yaşıyor. | Open Subtitles | المتهم في هذه القضية على الغالب هو من سكان احد المناطق حول الحديقة |
| Sıcak bölgelerden yağmalanan... ..bu tür şeyler insanları hasta ediyor. Kimse bunları istemiyor. | Open Subtitles | وهذه المادة من المناطق الحارة تمرض الكثير من الناس . لا احد يرغب فيه |
| Kalabalık bölgelerden kaçınacak sağduyun olması gerekirdi. | Open Subtitles | احساس عام لتفادي المناطق المأهولة بالسكان بشكل كثيف. |
| Neden saldırıların olduğu bölgelerden bir adam istemedin? | Open Subtitles | ليتولّى الإشراف على عمليّة المراقبة لما لم تختر شخصا من المناطق المَعنيّة ؟ |
| Evsiz vakalarının olduğu bölgelerden biri niye değil? | Open Subtitles | لما لم تختر شخصا من المناطق التي وقعت فيها الجرائم ؟ |
| Tropikal bölgelerden astropikal bölgelerle sınırlanmış bulaşıcı hastalıklar var. | Open Subtitles | ثمة العديد من الأمراض المعدية مقتصرة على المناطق الاستوائية وشبه الاستوائية |
| Esrarengiz kadın imajına ışık tutabilmek için, başka bölgelerden benzer figürinler hazırlamış. | Open Subtitles | لإلقاء الضوء على صورة الأنثى الغامضة لقد أعددت بعض التماثيل المماثلة من مناطق أخرى |
| Fethedilen bölgelerden müzisyenler, tuhaf hayvanlar ve farklı eşyalar getirilirdi, ele geçirilen hayvanların sırtında hazineler taşınırdı. | Open Subtitles | فى الموكب يأتى عازفى البوق .... والموسيقيين والحيوانات الغريبة ... من الأراضى المحتلة ... |
| Uçağı anakaradan uzaklaştırması için, kalabalık bölgelerden. | Open Subtitles | ابعاد الطائرة عن أي أرض رئيسية ومناطق ملوثة |