| böyle bir yere girerek, kendi kutsallığınızı kirletemezsiniz. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تشوهى نفسك المقدسة بالدخول لمكان كهذا |
| böyle bir yere neden çocuklarını getirmek istersin ki? | Open Subtitles | لم يريدون ان يحضروا اولادهم لمكان كهذا ؟ |
| Şimdi, eğer doktoranızı alıp, ders vermemeye karar verirsiniz, her zaman böyle bir yere gelmezsiniz. | TED | حسنا،عندما تحمل درجة الدكتوراة، وتختار ألا تدرّس، ليس بالضرورة أن ينتهي بك المطاف في مكان كهذا. |
| Onları böyle bir yere getirmek sizin gibi insanlarla tanıştırmak bir kısmını talihsiz seçimler yapmaktan uzak tutabilir. | Open Subtitles | .. فإحضارهم إلى مكان كهذا .. حيث يمكنهم التعامل مع أناس مثلكم هذا من شأنه أن يمنع بعضهم من اتخاذ ذلك القرار السئ |
| Bu yüzden böyle bir yere ihtiyacı var. Onu sert yapacak bir yere. | Open Subtitles | لذلك هو يحتاج إلى مثل هذا المكان لتقويته |
| böyle bir yere geldiğinizde, Sanki büyük duvarlarla çevreleniyorsunuz. | Open Subtitles | حين تخرجون لمكان كهذا وكأن هناك جدارًا ضخمًا |
| Kim çocuklarını böyle bir yere gönderir ki? | Open Subtitles | من يقوم بإرسال أبنائه لمكان كهذا ؟ |
| Sizi asla böyle bir yere getirmemeliydim. | Open Subtitles | ماكان عليّ أن أجلبكم لمكان كهذا |
| Öğle yemeği için böyle bir yere geldiğine göre bazı büyük anlaşmalar yapıyor olmalısın. | Open Subtitles | يجب عليك عقد بعض الصفقات الكبيرة خلال الغذاء في مكان كهذا. |
| Öğle yemeği için böyle bir yere geldiğine göre bazı büyük anlaşmalar yapıyor olmalısın. | Open Subtitles | يجب عليك عقد بعض الصفقات الكبيرة خلال الغذاء في مكان كهذا. |
| böyle bir yere 900 dolarla geliyorsun ve aptal olan benim, öyle mi? | Open Subtitles | تحميل 900 دولار معك في مكان كهذا وأنا الغبي؟ |
| Arayışım bu olsaydı, sence böyle bir yere mi gelirdim? | Open Subtitles | ،إن كان هذا ما كنت أسعى وراءه هل تظن إنني أتي إلى مكان كهذا ؟ |
| Nasıl olur da kör bir adam böyle bir yere tek başına gelebilir? | Open Subtitles | كيف لرجل أعمى أن يجد طريقه إلى مكان كهذا وحيداً؟ |
| Uzun zaman sonra böyle bir yere gelmek eski günleri düşündürdü. | Open Subtitles | المجئ إلى مكان كهذا بعد مثل هذا الوقت الطويل يجعلنى أفكر فى الأيام السابقة |
| Ve dedi ki: "Sen böyle bir yere ait değilsin." | Open Subtitles | وقال : أنت لا تنتمين إلى مثل هذا المكان |
| Bir kadının kızını böyle bir yere getirdiği durumların %90'ında anla ki kocası tepesini attırmıştır. | Open Subtitles | تأخد إبنتها لمكان مثل هذا أنا اقول أنها منزعجة من زوجها |
| Lisedeyken böyle bir yere her öğlen gelirdim camekan yerde tek başıma otururdum ve Sports Illustrated'in içine sıkıştırdığım Out Magazine'i okurdum. | Open Subtitles | خلال دراستي بالثانوية، إعتدت دائماً على القدوم لمكانٍ مثل هذا في المساء، أجلس وحيداً في الطاولة رفقة كعكي اللامع، Out" أقرأ مجلة" أضعها داخل مجلة رياضية للتغطية. |
| böyle bir yere ilk defa geliyorum, o yüzden sadece izleyeceğim. | Open Subtitles | انه اول مره لى فى مكان كهذا لذا انا سأتفرج فقط |
| Bir daha böyle bir yere düşmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا ارغب ابداً ان ينتهي بي المطاف بمكان كهذا مرة أخرى |
| böyle bir yere benzer bir uyarı gördüğüm için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لجلب مثل هذه الفظائع إلى مكان مثل هذا |
| Sizinle tanışmak için sabırsızlanıyordu ama görüntü meselesine çok takıldığımız için böyle bir yere uyum sağlaması konusunda kendisine olan güvenini kırdım. | Open Subtitles | كانت تتطلع للقائك، لكن لأننا تورطنا في أمرٍ أحمق، جعلتها تشعر بعدم الأمان من التناسب مع مكانٍ كهذا |