| Genellikle böyle durumlarda, söylediğim şeye karşılık sen de bir şeyler söylersin. | Open Subtitles | عادة في مثل هذه الحالات أقول أنا شيئاً وتقولين أنت شيئاُ بالمقابل |
| Bir centilmenin böyle durumlarda yapması gereken şeyi yaptım ve onu kiraladım. | Open Subtitles | فقمت بما قد يفعله أي رجل محترم في حالة مماثلة , وقمت باستأجارها |
| Sana söylemek istemezdim, iyi insanlar normalde böyle durumlarda yer almaz. | Open Subtitles | حسناً،لا أحب أن أخبرك الحقيقة و لكن الرجال الطيبون لا ينتهي بهم المطاف عادة في مواقف كهذه |
| böyle durumlarda her şey bir rakama bakar. | Open Subtitles | اصغ الي. في حالات كهذه نتوصل ببساطة الى مبلغ ترضية |
| böyle durumlarda yumuşak kalpliyimdir. | Open Subtitles | يبدو أنني أصبح رحيمة جدا في مثل هذه المواقف |
| böyle durumlarda usulsüzlüğü açığa vuran kişilere para teklif edilebiliyor. | Open Subtitles | يمكن أن يكون هناك مال لالوشاة في مثل هذا الوضع. |
| böyle durumlarda genel tavır, bir boyun eğiştir. | Open Subtitles | فى تلك الحالة أعتقد أن الرغبة فى الزواج هو الأمر المنطقى |
| böyle durumlarda başka kişilerin kullandığı stratejileri araştır: Doğrudan atak mı yoksa dolaylı yoldan mı? Koalisyon mu yoksa karizmatik otorite mi? | TED | ادرس الاستراتيجيات التي يستخدمها الآخرون في مثل هذه الحالات: هجوم مباشر أم مراوغة، تحالفات أم سلطة كاريزمية، |
| böyle durumlarda yanında zehir olmalı. | Open Subtitles | ..في مثل هذه الحالات ،ينبغي للمرء أن يكون لديه السم |
| Eminim kadınlar böyle durumlarda epey ağlıyorlardır. | Open Subtitles | أظن أن الفتيات يبكن كثيراً في مواقف كهذه |
| İnsan böyle durumlarda dost edinir bazen. | Open Subtitles | أحياناً تكتسب أصدقاءً من مواقف كهذه |
| böyle durumlarda yaptığım bir rahatlama egzersizi. | Open Subtitles | هو تمرين استرخاء انا افعلها في حالات كهذه |
| böyle durumlarda ne diyeceğimi bilemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعرف أبداً ماذا يجب أن أقول في حالات كهذه. |
| Şansım varmış, böyle durumlarda ne yapılacağını filmlerden öğrendim. | Open Subtitles | لحسن الحظ الأفلام علمتني ماأفعله بالضبط في مثل هذه المواقف |
| Ben o kadınların...böyle durumlarda daha faydalı olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركت الآن أن السيدات مفيدات أكثر فى مثل هذه المواقف |
| böyle durumlarda, şaşkın olmak akla yatkın bir cevapmıdır? | Open Subtitles | فى تلك الحالة هل تكون المفاجأة رد فعل منطقى ؟ |
| böyle durumlarda her şey yavaşlar falan derler. Aksine hızlanır. Adrenalin vesaire. | Open Subtitles | يقولون أن هذا النوع من المواقف فإن كل شيء يكون بطيء، فهذا شيء غبي. |
| Yok Sayin Yargiç fakat böyle durumlarda yaygin olan olay süphesiz ki bizleri... | Open Subtitles | لا , حضرة القاضى , ولكن تكرار هذه الأحداث قادنا لأن نثق أنه ليس هناك شك |
| böyle durumlarda evlilikten bahsetmeyi unuturuz. | Open Subtitles | في أوضاع كهذه ، إننا دائماً ننسى أن نذكر شيئاً عن الزواج |
| böyle durumlarda, kabloyu 3 kişi çeker. | Open Subtitles | في هذة الحالة ، هناك اشخاص يشدون الحبل |
| böyle durumlarda soğukkanlılığını koruyan kadınlara... pek rastlanılmıyor. | Open Subtitles | انا لا التقي الكثير من النساء الذين يمكنهن الحفاظ على رباطة جأشهن في موقف كهذا |
| Çoğu erkek böyle durumlarda vakti gelince metres edinir. | Open Subtitles | ويقبل معظم الرجال على العشيقات في ظروف كهذه |
| Ama bir bityeniği da var. Elbette, böyle durumlarda her zaman bir bityeniği vardır. | TED | لكن هناك مشكلة. وبالطبع فهناك دائماً مشكلة في هذه الحالات. |
| Weiwei böyle durumlarda ne yapması gerektiğini muhtemelen öğretmiştir. | Open Subtitles | Weiwei لا بدّ وأن درّبه لهذا النوع من الحالة بالتكرار الكافي |