| Böyle yerlerde, birlikte yasayan insanlara karsi önyargi vardir. | Open Subtitles | ثمة تحيز في أماكن كهذه ضد الأشخاص الذي يعيشون سوياً |
| Şanslısınız. İnsanlar niye Böyle yerlerde yaşar bilemiyorum. | Open Subtitles | من حسن حظكِ، لا أعرف لمَ يسكن الناس في أماكن كهذه |
| Böyle yerlerde mahremiyet sağlamak için perde kullanırlar. | Open Subtitles | أتعلمين مكان كهذا يستعمل الستائر لأجل الخصوصية |
| Hayatlarını Böyle yerlerde geçirip de hala tüm yolları bilmeyen insanlar var. | Open Subtitles | قضى الناس كل حياتهم وهم يعيشون في مكان كهذا وما زالوا لا يعرفون كل المسارات |
| Masa almak için, Böyle yerlerde her zaman birşeyler indirmelisin. | Open Subtitles | للحصول على الجدول. أماكن مثل هذه دائما تهتز أنت إلى أسفل. |
| Böyle yerlerde daha önce de bulundum. | Open Subtitles | أنا أقول لك لقد كنت في أماكن مثل هذا من قبل عندما جاء رجال الشرطة البيض للعبث معي ومع أصدقائي |
| Böyle yerlerde de sıcak hava mı üflüyorlar nedir! | Open Subtitles | كأنهم يرفعون درجة الحرارة في هذه الأماكن |
| Böyle yerlerde çalışan bazı adamların bazen cesetlere bir şeyler yaptığı söylenir. | Open Subtitles | كما تعرف، يقولون إن بعض الرجال الذين يعملون في أماكن كهذه يفعلون أشياء بالجثث أحياناً |
| Böyle yerlerde her zaman gizli bir kapı olur. | Open Subtitles | دائماً يكون هناك بابٌ سرّي في أماكن كهذه. |
| Böyle yerlerde yaşamaya ya da ölmeye çalışan zavallı ruhlar. | Open Subtitles | الأرواح التي أدركها الليل التي يجب أن تعيش حياتها في أماكن كهذه أو أن تلاقي حتفها هناك |
| Biliyorum, okuyacak iyi bir kitap bulmak için Böyle yerlerde saatlerce sayfa karıştırırdım. | Open Subtitles | أعلم، إعتدت على قضاء ساعات في أماكن كهذه... أتصفح صفحة تلو الأخرى باحثة عن كتاب مثالي. |
| Bu yüzden Böyle yerlerde yaşıyoruz. | Open Subtitles | ومِن ثمَّ، نعيشُ في أماكن كهذه |
| Eve gidin. Böyle yerlerde bulunmamalısınız. | Open Subtitles | عودا إلى المنزل لا يجب أن تكونا في مكان كهذا |
| Senin Böyle yerlerde takıldığını bilmeden önceydi. | Open Subtitles | نعم، هذا جليّ منذ أن كان ليس في إمكانك دخول مكان كهذا |
| Böyle yerlerde bu rakam iki katına çıkıyor. | Open Subtitles | وأنت تضاعف هذا 4 أو 5 مرات في مكان كهذا. |
| Böyle yerlerde bazı şeyler çabuk yayılır. | Open Subtitles | فى مكان كهذا ، إنك تسمعين كل شئ |
| Bu da demek oluyor ki nakit kullanarak Böyle yerlerde kalmamız gerek. | Open Subtitles | وهذا يعنى أن نقيم فى أماكن مثل هذه ونستخدم النقود. |
| Eskiden Böyle yerlerde bir arkadaşımla buluşurdum, senin gibi götler onu yoldan çıkartmadan önce! | Open Subtitles | كما ترى، لقد إعتدت أن أقابل صديق لي في أماكن مثل هذه حتى قام أحمق مثلك وصدمه بالسيارة |
| Böyle yerlerde bulunmaya pek alışık değilimdir. | Open Subtitles | أنا لست معتاد على ارتياد أماكن مثل هذه |
| Nasıl oluyor da beni hiç Böyle yerlerde yemeğe davet etmiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تدعوني قط للغداء في أماكن مثل هذه؟ |
| Böyle yerlerde asla sana servis yapacak birini bulamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ الحصول على أحد لخدمتكِ في هذه الأماكن |