"bütün gerçekleri" - Translation from Turkish to Arabic

• كل الحقائق
• جميع الحقائق
• الحقيقة الكاملة
• كل الحقيقة

Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak Bütün gerçekleri ezberlemek.
هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير.

Şey, bilirsin aslında... Iolaus, soru sorman gereken kişi. Görüyorsun, o Bütün gerçekleri biliyor ve o... kendini konuşurken duymayı seviyor.
"إولوس " شخصك المنشود , انه يعرف كل الحقائق ويحبسماعنفسهيتكلم.

Beni kolladığını biliyorum Bill ama Bütün gerçekleri bildiğini sanmıyorum.
دانا.. -أعرف أنك تبحث عن مصلحتي, بيل, لكني لا أعتقد أنك تملك كل الحقائق.

O mahkemeye çıkmadan önce Bütün gerçekleri bilmeni istiyorum.
أنا أريد أن يكون لديك جميع الحقائق قبل أن تدخلي قاعة المحاكمة

Bütün gerçekleri söyledin mi?
هل قلت الحقيقة الكاملة أثناء هذه المقابلة ؟

Bütün gerçekleri göz önüne serip kendimizi Tanrı'ya ve herkese ifşa edemeyiz.
لا يمكننا فقط قول كل الحقيقة أن نكشف أنفسنا أمام الله والجميع

Bütün gerçekleri bulana kadar bir şey söylemek istemedim.
أنا لم أريد قول شئ حتى أكتشف كل الحقائق

Bu çok saçma. Bütün gerçekleri gözarda ediyor.
هذا سخيف إنه يتجاهل كل الحقائق

Bütün gerçekleri bilmeniz gerektiğini düşündüm sadece.
فقط رأيت أنكم يجب أن تعلموا كل الحقائق

Böylece o Bütün gerçekleri değiştirdi.
لذا غير كل الحقائق

Bütün gerçekleri duyduğumuza göre.
بعدما سمعنا كل الحقائق

Dinle, Bütün gerçekleri bilmen gerek.
اسمعي، عليكِ معرفة كل الحقائق

Bize Bütün gerçekleri vermedi.
لم يقوموا بإعطائنا جميع الحقائق

Dr. Brennan, nasıl hissettiğinizi anlıyorum fakat Bütün gerçekleri bilemeyiz.
يا د. (برينان)، أتفهم شعوركِ لكننا لا نعرف جميع الحقائق.

Henüz Bütün gerçekleri bilmiyoruz.
ليست لدينا جميع الحقائق بعد

Ben hiçkimseye birsey yapmadim. Bütün gerçekleri bilmiyorsun ve..
أنا لم أفعل أيّ شئ أنت لا تعرف الحقيقة الكاملة

Bütün gerçekleri bildiğin halde hastalığı yenebileceğine inanmak zor olmalı.
لابد أنه صعب معرفة كل الحقيقة ومازلت تعتقدين بأنك قادرة على هزيمة هذا