bütün hayatı boyunca, aslında 1960'lı yılların başlarında... ...dört veya beş yaşındayken başladığı bir koleksiyoncu oldu. | TED | كان يهوى الجمع طوال حياته, بدأ من عمر 4 أو 5 سنوات في أوائل عام 1960. |
bütün hayatı boyunca onu kardeşin Kenneth'e olanlar gibi olması için zorlayıp durdun. | Open Subtitles | لقد دفعته طوال حياته ليصحح ماحدث لاخيك كينث |
Tabii bütün hayatı boyunca alay edileceği, hor görüleceği gerçeğini saymazsak. | Open Subtitles | ماعدا انه سيهزأبه ويسخر منه وينظر من أسفل طوال حياته |
Buranın iyi olduğunu biliyor, ama bütün hayatı boyunca işiyle ilgilendi. | Open Subtitles | هو يعرف ان هذا المكان جيد ولكن كل حياته حول واجبه |
bütün hayatı boyunca onu izledim ve şimdi o burada... | Open Subtitles | خلال حياتها كلها كنت اتعقبها ... والأن هي هنا ، و |
bütün hayatı boyunca sonunda annesi gibi delireceğinden çok korkuyordu. | Open Subtitles | كانت خائفة طوال حياتها و أنتهى بها الأمر مجنونة كوالدتها |
bütün hayatı boyunca ona yalan söyledim. Benim için ne düşünür? | Open Subtitles | كنتُ أكذب عليه طوال حياته فماذا سيعتقدني أكون؟ |
Öyle bir durum ki, önümüzdeki yıl, babamın bütün hayatı boyunca kazandığı paradan fazlasını alabilirim. | Open Subtitles | سأجني مالا أكثر العام القادم مقارنة بما جناه والدي طوال حياته |
bütün hayatı boyunca vejeteryan olmayla ugraşmasını izledim, şimdiyse kanserden ölüyor. | Open Subtitles | ولطالما عرفته شخص نباتي طوال حياته. والآن مصاب بالسرطان |
Bu yüzden bütün hayatı boyunca bizden hiç bir metre uzakta uyuyamadı. | Open Subtitles | لذلك فإنه لا ينام إذا كانت المسافة أكثر من أربعة أقدام عنا طوال حياته |
O bütün hayatı boyunca benim için çalıştı. | Open Subtitles | لقد ظل يعمل طوال حياته لتوفير حياه كريمة لي. |
bütün hayatı boyunca iyi ve doğru olanı yapmaya çalışmış. | Open Subtitles | طوال حياته يحاول ان يكون جيدا وان يفعل الامور بطريقة صحيحة |
bütün hayatı boyunca bu lanet yerde çalıştı fakat itiraf edeyim, hiç aç kalmadık. | Open Subtitles | عمل في هذا المبنى طوال حياته لكن للإنصاف, فلم نكن جياعًا قط |
bütün hayatı boyunca sessiz sakin bir bekarmış, köydeki herkes onu severmiş. | Open Subtitles | لطيف ، ظل عازبا طوال حياته . لطيف مع كل شخص فى القرية . |
Muhtemelen bütün hayatı boyunca böyleydi. | Open Subtitles | من المفترض ، انه كان هكذا طوال حياته |
bütün hayatı boyunca seni aradı, sana benzemeye çalıştı. | Open Subtitles | كل حياته كان ينظر إليك كان يحاول ليصبح مثلك |
bütün hayatı boyunca onu izledim ve şimdi o burada... | Open Subtitles | خلال حياتها كلها كنت اتعقبها ... والأن هي هنا ، و |
O bütün hayatı boyunca senin bir gülüşüne özlem duydu. | Open Subtitles | كانت تتمنى ابتسامة واحدة منك طوال حياتها |
bütün hayatı boyunca sonsuz aşkı aradı. | Open Subtitles | في كل حياتها كانت تبحث عن الحب الأبدي |
bütün hayatı boyunca oradan atlayacak değil ya. | Open Subtitles | انها لن تظل تفعل هذا لطوال حياتها |
Victor bütün hayatı boyunca kültürlü bir zeki olmuş. | Open Subtitles | فيكتور لديه فكرية ثقافية طول حياته |