| Neden? Çünkü bunun, Büyük Britanya halkının güvenlik çıkarlarıyla ters düştüğünü düşünüyorlar. | TED | لماذا؟ لأنهم إعتبروا ذلك ليس في مصلحة الأمن العام لشعب بريطانيا العظمى. |
| Başkanınız yakın zamanda Büyük Britanya'yı Amerika'nın en yakın müttefiği ilan etmemiş miydi? | Open Subtitles | ألم يقل رئيسكم في وقت قريب أن بريطانيا العظمى هي أقرب حلفاء أمريكا؟ |
| 1847 Büyük Britanya'dan, kabartılmış kahverengi SG 57. | Open Subtitles | إنه بني مزخرف SG 57 من بريطانيا العظمي ، من عام 1847 |
| Büyük Britanya zaten deli bir krala sahip. | Open Subtitles | بريطانيا العظمي لديها ملك مجنون بالفعل، |
| Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı'nın Kraliçesiyim. | Open Subtitles | أنا ملكة المملكة المتحدة لبريطانيا العظمى وأيرلندا |
| Büyük Britanya ve İrlanda'nın Birleşik Krallığı'na hoşgeldiniz. | Open Subtitles | أهلا بك في المملكة المتحدة لبريطانيا العظمى وأيرلندا. |
| Evet. Lucy, onun Büyük Britanya'nın Başkanı olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | بلى، لوسي تقول أن هذا الرجل هو رئيس بريطانيا العُظمى |
| Kaderine razi bir ölüm. Büyük Britanya'nin Denizler üzerindeki hükümranliginin sonu. | Open Subtitles | كان ذلك تاريخا حاسما اذ انتهت سياده بريطانيا العظمى على البحار |
| O zamanda, Büyük Britanya sömürgecilik etkisinin tam ortasındaydı ve dünyanın yeni hakim gücü oluyordu. | TED | في الوقت الذي كانت بريطانيا العظمى في خضم بسط نفوذها الاستعماري لتصبح القوة العالمية المهيمنة الجديدة. |
| Büyük Britanya büyürken, çaya ilgi dünyanın her yerine yayılıyordu. | TED | وكلما كان نفوذ بريطانيا العظمى في ازدياد، كان الإقبال على الشاي ينتشر حول العالم. |
| Büyük Britanya'daki şişeleme fabrikaları elden geçsin. | Open Subtitles | انتباه لبيبسي كولا لتعبئة النباتات في بريطانيا العظمى |
| Büyük Britanya İmparatorluğu yeni Başbakanı teşrif etmektedirler: | Open Subtitles | إني استدعي رئيس وزراء بريطانيا العظمى وامبراطورها الجديد: |
| Büyük Britanya'da büyük Hintli | Open Subtitles | هندي عظيم من بريطانيا العظمي |
| Oradan, bir gemiyle Büyük Britanya'ya sonra bir C-40 Clipper ile eve gideceksiniz. | Open Subtitles | من هناك ستتوجه إلى المملكة المتحدة في طائرة عسكرية، ثم تركب في طائرة عسكرية أخرى للعودة إلى أرض الوطن. |
| Büyük Britanya, ana geminin tam altında duruyor. | Open Subtitles | "المملكة المتحدة تقع بالضبط تحتمنتصفالسفينةالفضائية" |
| Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı'nın Başbakanını ve bu yüce makamın temsil ettiği her şeyin resmini yapıyorsun. | Open Subtitles | بل ترسم رئيس وزراء المملكة المتحدة لـ"بريطانيا العظمى" و"إيرلندا الشمالية" وكل ما هو عظيم ويمثله هذا المنصب |
| Ama şu aralar Büyük Britanya ile boşanma aşamasında. Kanımın aktığını hissediyorum şu an. | Open Subtitles | لكن حاليًا يمرّ في طلاق مُزري مع بريطانيا العُظمى. سأتجرّأ وأقول بأن دمي يتدفّق الآن. |