| Yağmurda gezinmesi, bıçaklar, testereler, iple bağlı bir sandık, ve ortadan kaybolan karısı. | Open Subtitles | رحلات فى الليل أثناء المطر سكاكين ومناشير وصناديق مربوطة بحبال والآن زوجتة لم تعد موجودة هناك |
| Yağmurda gezinmesi, bıçaklar, testereler, iple bağlı bir sandık, ve ortadan kaybolan karısı. | Open Subtitles | رحلات فى الليل أثناء المطر سكاكين ومناشير وصناديق مربوطة بحبال والآن زوجتة لم تعد موجودة هناك |
| Girip çıkan bıçaklar duyuyorum ende köklerine batırılan iğneler kafamın içinde yankılanıp duruyor. | Open Subtitles | لأننى أظل أسمع سكاكين تشق الأجساد ودبابيس تنغزر فى مؤخرة العنق وأصداء طلقات نارية لا تنفك أن يتردد صداها فى رأسى |
| Ancak seni harcamak için çıkacak bıçaklar için... sana ben bile yardım edemem. | Open Subtitles | لكن السكاكين ستظهر حالما تخطئين وفي ذلك الوقت حتى أنا لن أستطيع مساعدتكِ |
| Bir çok kişinin evinde bıçaklar testereler ve ipler bulunur. | Open Subtitles | الكثير من الناسِ لديهم السكاكين والمناشير والحبال فى منازلهم |
| Bu şeyler zarar verebilir, en azından bu bu bıçaklar. | Open Subtitles | هذه الأشياء يمكن أن تؤذي على الأقل مع هذه الشفرات |
| Nereye gidersek gidelim, bana atacak yeni bıçaklar bulabilirsin. | Open Subtitles | فأى مكان ستذهب إليه سنجد فيه سكاكين تلقيها علىّ |
| Her tarafta kollar, bacaklar, bıçaklar vardı! | Open Subtitles | أعني، كانَ هُناكَ أيدي و أرجُل و سكاكين في كُل مكان |
| Senin oyun havasına ihtiyacın var. Gerçek bıçaklar gerçek insan. | Open Subtitles | تحتاجين الى موقف لعبي، سكاكين حقيقية مع شخص حقيقي |
| Avcı bıçakları, mutfak bıçakları, askeri bıçaklar, ayin bıçakları. | Open Subtitles | سكاكين صيد, سكاكين مطبخ سكاكين عسكرية, سكاكين شعائرية |
| - bıçaklar gerçek. | Open Subtitles | تستعمل في الخدع السحرية, لكنها سكاكين حقيقية |
| Bir çok kişinin evinde bıçaklar testereler ve ipler bulunur. | Open Subtitles | الكثير من الناسِ لديهم السكاكين والمناشير والحبال فى منازلهم |
| Bu bıçaklar mahallede çok yaygındı. | Open Subtitles | السكاكين المطوية كانت بدايتها في الأحياء الخلفية. |
| bıçaklar da siker batırır. | Open Subtitles | السكاكين يُمْكِنُ أَنْ تُمارسَ الجنس معك فوق أيضاً. |
| Akımı çekebilecek çelik bıçaklar öteki arabada. | Open Subtitles | السكاكين الحديدية التي قد تجذب التيار في العربة الأخرى |
| En iyi bıçaklar, en çabuk körelen bükülen veya kırılanlardır. | Open Subtitles | تلك الشفرات الحادة والتي أصبحت ببساطة ثلمى... حُنيت أو انكسرت |
| Dönen bıçaklar omurgasını yırtıp, ciğerlerini parçalamış olmalı. | Open Subtitles | الشفرات المتحركة لابد أنها قسمت عموده الفقري ومزقت رئتيه |
| İçeride artık süngüler, bıçaklar, eller ve dişler vardı. | Open Subtitles | بداخله، كان الحراب والسكاكين والضرب باليدين وفي الأسنان |
| Yukarıdaki sivri bıçaklar arasında kafanız kesilecek kadar sert çekilebilir. | Open Subtitles | يمكن أن يصير ضيق لدرجة إنه يقطع بأقوى شفرات الحلاقة |
| Törensel bıçaklar taşıyorlar ve o kadar çok, değil mi? | Open Subtitles | كذلك ، فإنها تحمل الخناجر الاحتفالية وهذا كله ، أليس كذلك؟ |
| Kasaturalar, baltalar, bıçaklar, kürekler... | Open Subtitles | وكانت أساسًاً مناجل وفؤوس وسكاكين وجواريف |
| Elbette. Yemeğin ortasında sürtük ayağa kalkar ve kocasını bıçaklar. | Open Subtitles | حسناً، نهضت السافلة في منتصف العشاء و طعنت زوجها |
| Birisi ilk kurbana ateş edip bıçakladıktan sonra niçin ikincisini sadece bıçaklar? | Open Subtitles | لمَ سيرغب أحدهم بإطلاق النار وطعن الضحية الاولى ويكتفي بطعن الضحية الثانية ؟ |
| Dönen bıçaklar, paralel ve eşit aralıklı kırıklar yaratırdı. | Open Subtitles | - النصول ستكون كسور متوازية و بمسافات متساوية |