| Dünyanın harika babası değildi ama beni seviyor, beni burda bırakmayacak | Open Subtitles | أعلم أنه ليس أفضل والد فى العالم لكنه يحبنى و لن يتركنى هنا وحدى |
| Ona istediğini verene kadar peşimi bırakmayacak. | Open Subtitles | هو لن يتركني و شأني أبداً إلى أن أعطيه ما يريده |
| Ama ona neler olduğunu anlatana kadar seni yalnız bırakmayacak. | Open Subtitles | لكنه لن يتركك و شأنك إن لم تخبره عن ما حدث |
| Çünkü onlar kaybedecek bir şeyi olmayan savaşa hazır askerler olduğunu.. Arka kapıda bir koridoru başı boş bırakmayacak birisi olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | لأنّك لديك نظرية بأنّ هؤلاء جنود متأهّبون لن يتركوا ردهة خلفية مكشوفة |
| Dunya'yı hiç mi rahat bırakmayacak, burada bile? | Open Subtitles | هل من الممكن أن لا يدع دونيا مرتاحة هنا أيضا؟ |
| Generaliniz sizi yüzüstü bırakmayacak. Anca beraber, kanca beraber! | Open Subtitles | الجنرال لن يترككم إنّ أردنا الموت, سنموت سوياً |
| Bizi Monty'yle yalnız bırakmayacak asla. - Ona mesaj ulaştırmalıyız. | Open Subtitles | لن يتركنا وحدنا مع مونتى يجب ان نوصل رسالة له |
| Gerçek annenin yerini tutamaz ama seni sevecek ve bırakmayacak birini bulucaz | Open Subtitles | صحيح أنها لن تحل محل أمك الحقيقية لكنها ستحبك وأعدك أنها لن تتركك أبداً |
| - Beni bırakmayacak. - Benimle güvende olursun. | Open Subtitles | ـ إنه لن يتركنى ـ ستكونين بأمان معى |
| - Beni bırakmayacak! - Her ikinize de bakarım. | Open Subtitles | ـ إنه لن يتركنى ـ سأعتنى بكلاكما |
| İyisi mi cevap yazayım, yoksa rahat bırakmayacak. | Open Subtitles | ربما يجب عليّ ذلك وإلا فإنه لن يتركني وشأني. |
| Stacy, beni yalnız bırakmayacak. Bu adam beni öldürmeye çalışıyor. | Open Subtitles | ستيسي)، لن يتركني و شأني) هذا الرجل يحاول أن يقتلني |
| Tanrı seni asla yalnız bırakmadı ve bırakmayacak da. | Open Subtitles | الله لم يتركك على الاطلاق ولن يتركك ابدا |
| Şansın bol olsun çünkü bunlar peşini bırakmayacak. Kaç hadi şimdi, çabuk! | Open Subtitles | أتمنى إنّك محظوظ لأنه لم يتركك بمفردك، الآن غادر بسرعة. |
| Noel Baba burada olduğu sürece elfler çocukları rahat bırakmayacak. | Open Subtitles | طالما سانتا هنا , الجان لن يتركوا الأطفال لوحدهم |
| Decepticonlar gezegeninizi asla rahat bırakmayacak. | Open Subtitles | أن الديسيبتكونز لن يتركوا كوكبكم في سلام |
| Bu işin peşini bırakmayacak. Taktı bir kere. | Open Subtitles | فلن يدع الأمر يمضي هكذا فهو متمسكٌ بالأمر |
| O, bu işin peşini asla bırakmayacak. O, bu işe çok emek verdi. | Open Subtitles | فلن يدع الأمر يمضي هكذا فهو متمسكٌ بالأمر |
| Babanız sizi asla bırakmayacak. Bunu biliyorsunuz değil mi kızlar? | Open Subtitles | تعلمون أن والدكم لن يترككم أبدا، صحيح يا بنات؟ |
| Sonsuza dek seninle beraber olacağımı anlayana kadar bizi rahat bırakmayacak bebeğim. | Open Subtitles | لن يتركنا في سلام يا عزيزي حتّى يستوعب أني معك على الدوام |
| Doğru, Toula seni hiçbir zaman bırakmayacak. | Open Subtitles | هذا حقيقي ، تولا لن تتركك ابدا |
| Bir yanın o şekilde hissetmeyi hiç bırakmayacak. | Open Subtitles | وسيكون هناك جزءٌ منكِ لن يتوقف عن الإحساس به |
| Çocuk altını ıslatmayı ve kusmayı bırakmayacak. | Open Subtitles | هذا الطّفل لا يتوقّف عن التّبوّل والتّقيّؤ |
| Hayatım boyunca beni korudu ve bu gece beni yüzüstü bırakmayacak. | Open Subtitles | لقد رعاني طوال حياتي ولن يتخلى عني الليلة |
| Sen bizimle olduğun sürece, o avcı peşimizi bırakmayacak. | Open Subtitles | ذلك الصياد لن يدعنا وشأننا طالما أنت معنا |
| Başarısız olmuş hayallerini benim üzerime yıkmaya çabalamayı bırakmayacak. | Open Subtitles | لن يكف عن أن يرى أحلامك الفشلة تتحقق من خلالى |
| bırakmayacak mısınız? | Open Subtitles | أنتما ألن تتركا بعضكما ؟ |