| Dün sana bağışlanamaz bir söz mü ettim? | Open Subtitles | هل قلت لك شيئا لا يغتفر الليلة الماضية ؟ |
| Sevgili Anna Vasilievna seni terk ederek bağışlanamaz bir hata yapmıştım. | Open Subtitles | الغالية (آنا فاسيليفنا) منذ أن إرتكبت خطأ لا يغتفر بفراقي عنكِ |
| Mazeret üretmiyorum tabii, yaptığım şey bağışlanamaz. | Open Subtitles | انها ليس مبرر ما فعلته أمر لا يغتفر |
| 3 yıl önce bunu bağışlanamaz buluyordum ama bugün 2 torunum hala hayattalar ve bu senin başarın sayesinde. | Open Subtitles | قبل ثلاثة سنوات أن دعاه لايغتفر. لكني عندي حفيدان الذي حي اليوم بسببك. |
| "Döndüğüne sevindim. Yaptığın şey bağışlanamaz. Annen." | Open Subtitles | يسعدني أنكِ حية مافعلتيه لا يُغتفر ، أمكِ |
| Senden ve herkesten her ne aldıysa, bağışlanamaz. | Open Subtitles | مهماكانما أخذهمنكِ... و من الجميع، شيء لا يُغفر له ... |
| Yaptığım şeyler bağışlanamaz. | Open Subtitles | أفعالي لا تُغتفر |
| Onu bağışladığınızı görüyorum bazı şeyler bağışlanamaz olsa bile. | Open Subtitles | رؤيتكم تسامحونه... عندما بعض الأشياء لا تغتفر. |
| Bu bağışlanamaz bir şey. Hücrelerime kadar şok oldum! | Open Subtitles | هذا لا يغتفر , أنا مصدومة |
| Yaptığın şey bağışlanamaz. | Open Subtitles | . ما فعلته لا يغتفر |
| Bir atletin yaralanması bağışlanamaz. | Open Subtitles | لا يغتفر مسألة إصابة رياضي |
| bağışlanamaz. | Open Subtitles | لا يغتفر - صح - "ASH" |
| - Bu bağışlanamaz. | Open Subtitles | -إنه شيء لا يغتفر |
| Peder Taylor'ın yaptıkları bağışlanamaz. | Open Subtitles | ما فعله الأب تايلور) لا يغتفر) |
| Bulunsaydınız, bağışlanamaz olacaktım. | Open Subtitles | -لو كنت هناك لكان هذا خطاء لايغتفر بالنسبة الى |
| Eğer gelmeseydim, bağışlanamaz olacaktım. | Open Subtitles | -لو لم احضر لكان خطاء لايغتفر لى |
| Neredeyse bağışlanamaz bir hareket. | Open Subtitles | هذا تقريباً .. لا يُغتفر. |
| Claire Maddox'a yaptığın bağışlanamaz birşey. | Open Subtitles | -ما فعلته بـ(كلير مادكس) أمر لا يُغتفر |
| - Bunlar bağışlanamaz. | Open Subtitles | -لا يُمكن أن يُغفر -توقف. |
| Yargıç Wargrave hastalığınızı bağışlanamaz bir üslûpla ifşa ettiğim için kendimi size karşı özür borçlu hissediyorum. | Open Subtitles | القاضي (ورقريف)، أشعر... بأني أدين لك بإعتذار. فضح مرضك في مثل هذه الطريقه أمر لا يُغفر له. |
| - bağışlanamaz günah yoktur. | Open Subtitles | ـ لا توجد خطايا لا تُغتفر. |