| Birinin bağırdığını duydum ve içimden bir ses, o olmadığını söyledi. | Open Subtitles | خلتني سمعت أحدهم يصرخ وثمّة ما ينبئني أنّه لم يكن الصارخ |
| Fakat geceleri, alt kattaki odasında, onun açık saçık bağırdığını duyardım. | TED | ولكن في الليل كنت أسمعه يصرخ بالشتائم من غرفته في نهاية الممر. |
| Ya çocuğun bağırdığını duymasına ne dersiniz? Ha? | Open Subtitles | وماذا عن سماعه الولد يصرخ متوعداً بالقتل؟ |
| bağırdığını duydum. Hâlâ duyuyorum! | Open Subtitles | لقد سمعتكِ تصرخين ولا زلتُ أسمعكِ تصرخين |
| Sana bir keresinde yarışa gittiğini ve jokeye bağırdığını anlatmıştım. | Open Subtitles | أخبرتك عندما ذهب إلى السباق... وكان يصيح في وجه الفارس... |
| Karım Jeannie ile bu yolcunun doktor diye bağırdığını duyduk. | Open Subtitles | لقد سمعت وزوجتي جني صراخ بعض الراكبين باحثين عن طبيب |
| Ben bulaşıkları yıkıyordum, Bonnie'nin avazı çıktığı kadar bağırdığını duydum. | Open Subtitles | لذا غسلت الصحون وسمعت دوني يصرخ عليها بالرحيل |
| İri salağı getirdiklerinde ne bağırdığını duydun mu? | Open Subtitles | لقد سمعت ما كان يصرخ به عندما أحضرنا الفتى ؟ |
| Arkadaşının niye ölmeden önce acı içinde bağırdığını sor ona. | Open Subtitles | إسأليه. إسأليه لماذا زميلك فى الطاقم كان يصرخ بألم قبل أن يموت. |
| Ne zaman arkamı dönsem, birinin bağırdığını, kavga ettiğini duyuyorum ve Tanrıya lütfen başkasının çocukları olsun diye dua ediyorum, ama olmuyor. | Open Subtitles | يصرخ ويقاتل شخصاً ما وأنا أدعوا الله أنه يكون شخصاً غير ابنائي لكن لا |
| Dün gece yine tekrar tekrar bağırdığını duydum. Sanırım gün geçtikçe kötüye gidiyor. | Open Subtitles | لقد سمعته يصرخ مراراً وتكراراً البارحة أعتقد أن وضعه ازداد سوءاً |
| Bu sabah müzeye geldim. Patronunun sana bağırdığını duydum. | Open Subtitles | اتيت للمتحف هذا الصباح ورأيت مديرك يصرخ عليك |
| Ormanın bu kadar içinde kimse bağırdığını duyamazdı. | Open Subtitles | داخل هذه الغابات لن يتمكن احد من سماعه يصرخ |
| Yani daha önce hiç kimsenin bağırdığını duymamıştım. | Open Subtitles | اقصد اننى لم اسمع رجل يصرخ فى مثل هذا من قبل |
| Az önce kuliste nasıl bağırdığını hepimiz duyduk. | Open Subtitles | حسناً، لقد سمعناكِ كلنا للتو تصرخين كعاصفة في الكواليس |
| Yerinde olsam sakin olurdum, tatlım. Kime bağırdığını sanıyorsun? | Open Subtitles | كنت لأهدأ لو كنت مكانك، يا حلوتي من تخالين ذلك الذي تصرخين عليه؟ |
| - Bu harika. - Evet. Üçüncüsünde saçının üzerinde tepiniyorum diye bağırdığını düşünmüştüm. | Open Subtitles | المرّة الثالثة ظننتُ أنّكِ تصرخين فقط لأنّي كنتُ فوق شعرِكِ. |
| Taşlar ayaklarımı deliyor ve arkamdan bağırdığını duyuyorum. | Open Subtitles | والصخور كانت تنهش قدماى وكنت اسمعه وهو يصيح خلفى |
| Tamam, çoçukklar, Birkaç yaşlıyı yukarıya kitledim yani birşeylerin kırıldığını ve birisinin bağırdığını duyabilirsiniz ve dağ köylüsü biz anlamıyoruz, ve bunun dışında, muhteşem bir şükran günü geçireceğiz. | Open Subtitles | حسناً يا رفاق لقد حبست زوجين عجوزين بالأعلى لذلك يمكن أن تسمعو صوت صراخ و تكسير وصوت تمتمات لا نفهمها |
| "Luke, yardım et" diye bağırdığını duydum. | Open Subtitles | ماذا سَمعتَ؟ ثيو لم اسمع سوى صراخك لوك ساعدُني من فضلك |
| En sevdiğim oyundur. Ama kazandığında ne diye bağırdığını hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | هذه لعبتي المفضلة لكن لا أتذكر بما تصيح حين تفوز |
| Ama eğer bunları takarsam bana bağırdığını duymam. | Open Subtitles | أنه يكره الموسيقي خاصتي ، و لكن إذا وضعتُ تلك ، لكن أكون قادراً علي سماع صراخه عليّ |
| Çite yaklaştığımda Mayella'nın bağırdığını duydum. | Open Subtitles | وسمعت "ميلا" وهو تصرخ بمجرد إقترابى من السياج |
| Bana neden bağırdığını ve emirler verdiğini, dahası neden bir eşek gibi davrandığını açıklaman gerekiyor. | Open Subtitles | ارجع وأخبرني بعض التراهات لتجعلني أفهم لم صرخت في وجهي وكنت تعطيني أوامر؟ |