| Yabanda, maymun bağırsağında yaşayan canlı bir tropik orman hayal edin. | TED | في البرية، تصوروا غابة استوائية خصبة تعيش في أمعاء هذه القردة. |
| Belki de bir hastasının ince bağırsağında Maserati'sinin anahtarlarını bulmaya çalışıyordur. | Open Subtitles | لربما يجدّ مفتاحه السحرّي في أمعاء أحد المرضى. |
| Bill O'Roarke'nin kalın bağırsağında bulduğum şeyi göstermek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أريكِ ما وجدتُه مستقراً في أمعاء (بيل أورورك) |
| bağırsağında bulduğumuz bakır tel, bu plastik başlığın içinden geliyormuş. | Open Subtitles | الأسلاك النحاسية التي وجدناها في أمعائه كان ذلك من داخل الغطاء المطاطي |
| Bu çocukla yaklaşık aynı yaştaydı, sadece bağırsağında birkaç canlı RPG vardı. | Open Subtitles | تقريبًا في نفس عمر هذا الشاب باستثناء أن لديه آر بي جي في أمعائه |
| bağırsağında olması gerekirken hala midesinde. | Open Subtitles | انها لا تزال في معدته بدلا من أمعائه. |
| Willy Wonka'nın bağırsağında gibiyiz. | Open Subtitles | وكأننا داخل أمعاء (ويلي ونكا). {\cC2BBAFF}ويلي ونكا: الشخصية الرئيسية في فلم Willy Wonka And The Chocolate Factory |
| Çünkü Tokso, yalnızca kedilerin bağırsağında ürer. | Open Subtitles | لأن الـ(توكسو) يتكاثر في أمعاء القط فقط |
| Maura dişleri Graham'in bağırsağında bulmuş. | Open Subtitles | (وجدتها (مورا) داخل أمعاء (غراهام |
| Çünkü Tokso, yalnızca kedilerin bağırsağında ürer. | Open Subtitles | لأن الـ(توكسو) يتكاثر في أمعاء القط فقط |
| - Ve anahtar onun bağırsağında. | Open Subtitles | والمفتاح في أمعائه |