| Bu insanların hepsinin geleceği bu birlikteliğe bağlıydı. Bu durumda... | Open Subtitles | كُلّ أسهم مستقبل هؤلاء الناسِ كَان يعتمد على هذا التحالفِ. |
| Daha sonra bu yaz, buzul eridikçe, daha çok mağara bulduk ve fark ettik ki hep birbirine bağlıydı. | TED | في فترة لاحقة ذلك الصيف، مع ذوبان المزيد من الثلج عن الجليد وجدنا المزيد من الكهوف و اكتشفنا أنّها كلّها مرتبطة. |
| Elleri arkasından bağlıydı. Üstünde sinekler uçuşuyordu. | Open Subtitles | يداه كانتا مقيدتان خلفه والذباب يدور حوله |
| Ayrıca bacağında küçük bir şişe hafıza iksiri bağlıydı. | Open Subtitles | بالإضافة لقارورة صغيرة مِنْ شراب الذاكرة مربوطة بساقه |
| Ambara kadar gözlerim bağlıydı. Bu kadar uzak değildi. | Open Subtitles | لقد كنت معصوب العينين طوال الطريق الى السجن,لم يكن بهذا البعد |
| Senin gözlerin bağlıydı, seninle o birlikte oldu! | Open Subtitles | الشخص الأسود مارس الجنس معكِ عندما كنتِ معصوبة العينين |
| Kocası kalbinden bıçaklanırken Jeanne Beroldy'nin eli kolu bağlıydı. | Open Subtitles | فقد وٌجدت جانيت برولدى مقيدة .. |
| Bu insanların hepsinin geleceği bu birlikteliğe bağlıydı. Bu durumda... | Open Subtitles | كُلّ أسهم مستقبل هؤلاء الناسِ كَان يعتمد على هذا التحالفِ. |
| İmparatorluk kurulduğundan beri bir imparatorun hükümdarlıktaki başarısı orduyu kontrol etmesine bağlıydı. | Open Subtitles | منذ فجر الامبراطورية كان حكم الامبراطور الناجح يعتمد على سيطرته على الجيش |
| Hayatta kalmamız Batı Almanya ile aramızda çok güçlü bağlar kurmamıza bağlıydı. | Open Subtitles | بقاؤنا يعتمد الآن على توطيد علاقات متينة مع ألمانيا الغربية |
| Donanmaya bağlıydı ve ateşe olarak göreviyle gurur duyuyordu. | Open Subtitles | أتعلم، لقد كانت مرتبطة بالبحرية، فخورة بعملها كمرفق |
| Bu işleri kendi başına mı yaptı, yoksa bir pezevenk şebekesine mi bağlıydı? | Open Subtitles | حصلت بأرادة خاصة أو أنها مرتبطة بقوادين شبكات النت. |
| Evet, ama masaya bağlıydı ve elleri kelepçeliydi. | Open Subtitles | نعم ولكنه كان مربوطاً بالطاولة ويداه مقيدتان |
| David, elim kolum bağlıydı, ama şunu bil ki Hamptons'a döndüğünde... | Open Subtitles | ديفيد كانت يداي مقيدتان ولكن عليك أن تعرف بأنها عندما عادت إلى هامبتون |
| O aptal tahta parçası ayağıma bağlıydı. | Open Subtitles | حصلت على هذه القطعة غبي من الخشب مربوطة إلى قدمي. |
| bilekler ve ayak bilekleri telle bağlıydı, | Open Subtitles | المعصم ورسغ القدم, مربوطة بسلك |
| Beni götürdüğünde, gözlerim bağlıydı ama yaptığı her dönüşü hatırlıyordum ve hızını da ölçebildim... | Open Subtitles | كنتُ معصوب العينين عندما أخذني إلى هناك أوّل مرّة ولكنّي أتذكّر كلّ منعطف أخذه وكنتُ قادراً على تقدير سرعته |
| Kendime geldiğimde sığınaktaydım ve gözlerim bağlıydı. | Open Subtitles | وبعد ذلك، عندما إستيقظت، كنتُ في الملجأ، وكنتُ معصوبة العين |
| - Ellerin bağlı sanıyordum. - bağlıydı. | Open Subtitles | ـ أعتقدت أن يديكَ مقيدة ـ كَانوا |
| Yaşamı, arkadaşları olan Vestaların yaşamları ve Roma'nın güvenliği ona bağlıydı. | TED | حياتها وحياة رفيقاتها العذراوات وسلامة روما نفسها تعتمد على ذلك. |
| Notlarım iyiydi çünkü izinlerim notlara bağlıydı. | Open Subtitles | حصلت على درجات جيدة وراتبي كان مرتبطاً بها |
| Ama bağlıydı. | Open Subtitles | -Aaah! - لَكنَّها رُبِطتْ... |
| "Gizli detay"ın hayatı imhaya doğru giden trenlerdeki yüke bağlıydı. | Open Subtitles | حياتنا اعتمدت بشكل أساسي على... كمية القطارات الناقلة لليهود للابادة |
| Gözlerim ve ellerim bağlıydı. | Open Subtitles | لقد كنت معصب العينين ومربوطاً بإحكام |
| Harpiya'nın ölmesini istediniz ama elleriniz bağlıydı. | Open Subtitles | "أردتى أن يموت "الخطّاف لكن يداكِ كانتا مقيدتين |
| Ellerim arkamda bağlıydı. Selam bile veremezdim. | Open Subtitles | لقد كانت يداى مقيده خلف ظهرى لايمكننى التلويح او التحيه |