Polis olayın 2 gece önce vuku bulan parçalanmış hayvanlarla bağlantılı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | تقول الشرطة بأن الحادثة مرتبطة إلى التشويه الحيواني.. |
İlk iki cinayetin çifte cinayetle bağlantılı olduğunu doğrulamalıyız. | Open Subtitles | حسنا, يجب ان نتأكد ان الجريمة المزدوجة مرتبطة بأول جريمتين |
Polis ölümlerin bağlantılı olduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | الشرطة لا تظن ان الوفيات مرتبطة لكنك تظنين ذلك |
Tanıdığın herhangi biriyle bağlantılı olduğunu düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل تعتقد ان كل هذا يمكن ان يكون مرتبط بشخص تعرفه ؟ |
Ajan Salinger ve ben bunun başka bir soruşturmayla bağlantılı olduğunu düşünüyoruz | Open Subtitles | العميل(سالينجر) وأنا لدينا سبب لإعتقاد ان هذا قد يكون مرتبط بتحقيقات مستمرة ، تتم أدارتها بين فريقين بمكتب المدعى العام بـمنهاتن والانتربول |
Yüzme düzenlerinin haritasını uydu verileriyle karşılaştırdığımızda başlıca beslenme yerlerinin okyanus akıntıları ve diğer özelliklerle bağlantılı olduğunu görüyoruz. | TED | وحين نربط نماذج سباحتها ونقارنها بمعطيات القمر الاصطناعي، نجد أن أبرز مواقع اقتياتهم مرتبطة بتيارات المحيط وبأشياء أخرى. |
En son yapılan mikrobiyom çalışmalarında bilim adamları meyvelerin, sebzelerin, çayın, kahvenin, kırmızı şarabın ve bitter çikolatanın bakteri çeşitliliğindeki artmayla bağlantılı olduğunu ortaya koydu. | TED | في أحد الدراسات الحديثة على الميكروبيوم وجد العلماء أن الفواكه، والخضراوات، والشاي، والقهوة، والنبيذ الأحمر، والشوكولاتة الغامقة مرتبطة بتنوع بكتيري عالي. |
Polis ölümlerin bağlantılı olduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | الشرطة لا تظن ان الوفيات مرتبطة |
Detektif olayın diğer vakalarla bağlantılı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | المحقق يقول أنها مرتبطة بالجرائم الأخرى |
- Yani cinayetimizin çocuk kaçırılmasıyla bağlantılı olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | أن جريمة القتل مرتبطة بذلك الاختطاف؟ |
Ama bunu duyunca gözümüzü bile kırpmıyoruz, çünkü bu tür cümleleri çok işittik, ve bir şekilde yaratıcılık ve çile çekmenin, tabiatları gereği birbirleriyle bağlantılı olduğunu, dolayısıyla sanatsal faaliyetin, nihayetinde, hep ızdıraba dönüşmesi gerektiğini içselleştirdik ve kabul ettik. | TED | لكننا لا نتردد البتة عندما نسمع شخصاً ما يقول هذا لأننا سمعنا هذا النوع من الأشياء لفترة طويلة وبطريقة ما فقد قبلنا ضمنياً وجماعياً فكرة أن الإبداع والمعاناة هذه مرتبطة إرتباطاً وثيقاً وأن الفن، في النهاية، سيقود في نهاية المطاف إلى الكرب. |
Muhtemelen sizin ereksiyon korkunuzun, arkadaşınız Daniel ile bağlantılı olduğunu söyleyeceğinizi düşündüm... bir an için. | Open Subtitles | أوه لوهلة اعتقدت أنك ستقول شيئاً آخر ..بأنك ربما مخاوفك من حدوث الانتصاب كانت مرتبطة (بحضور صديقك (دانييل |
Walter Jones'un öldürülmesinin Lawson'ın kaybolmasıyla bağlantılı olduğunu mu düşünüyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أن جريمة قتل مرتبطة بطريقة ما الى إختفاء، (لاوسن) ؟ |
İyi ama bağlantılı olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | بارعة لكني لا أظنها مرتبطة |
Kaynaklar Colby'nin terminaliyle bağlantılı olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | أكدت المصادر أن الإختراقات مرتبطة جزئياً ب(كولبي) |
Bu davanın 13 yıl önce Ivy Moxam'ın kaybı ile bağlantılı olduğunu doğrulayabilirim. | Open Subtitles | أستطيع التأكيد ان هذه القضية مرتبطة بالقضية قبل ١٣ سنة، قضية ( ايفي ماكسوم). |