| Birlikteyken felakettik. Sürekli bağrışmalar, kavgalar... | Open Subtitles | كُنا كارثّيين كزوجين كل ذلك الصراخ و الشجارّ. |
| Bu bağrışmalar ve yer sarsıntıları varken nasıl uyuyabileceğimi sanıyorsunuz. | Open Subtitles | كيف يفترض بي النوم ، في هذا الصراخ و هذه الزلازل ؟ |
| Tüm bu bağrışmalar ve öfke ve hiddet, bunlar bir ruhu yaralar, Bradley. | Open Subtitles | كل هذا الصراخ و الثورة و العصبية انت تعرف بأن هذا يؤثر في روحي يا برادلي |
| Gidelim. - bağrışmalar duydum. | Open Subtitles | دعينا نذهب - لكن انا سمعت صياح هنا - |
| Oh, her zaman bağrışmalar oluyor! | Open Subtitles | هذا دائما يقدم العديد من الصيحات |
| bağrışmalar başlamadan önce o bölgeyi terk etmeniz gereklidir. | Open Subtitles | الأمر يتعلق بقَطع أكبر مسافة قبل أن يبدأ الصراخ |
| Geçen cuma günü randevudaki o bağrışmalar da neydi peki? | Open Subtitles | عمّ كان يدور كلّ ذلك الصراخ في الموعد يوم الجمعة الماضي؟ |
| Komşular evinizden bağrışmalar ve gürültülerin geldiğini söyledi. | Open Subtitles | قال الجيران أنهُ كان هنالك الكثير من الصراخ و الصياح صادراً من بيتكَ |
| Galerisinde geç saate kadar çalıştığını, bazı bağrışmalar duyduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول يعمل متأخراً في المعرض وسمع بعض الصراخ |
| Bilmiyorum, hizmetkârlar salonunda bağrışmalar, ...şarkıcılar Lord Hazretleriyle sohbet ediyor ve yemeği uşak hazırlıyor. | Open Subtitles | أنا لا أعرف الصراخ في قاعة الخدم، والمغنية التي تتحدث مع سيادته والخادم الذي يطبخ العشاء. |
| İki hafta önce komşusu beni arayıp bağrışmalar duyduğunu söyledi. | Open Subtitles | قبل أسبوعان، تلقيتُ بلاغاً حول المنزل... سمع الجار بعض الصراخ. |
| Mumları pastaya yerleştiriyordum bağrışmalar duydum. | Open Subtitles | كنت أضع الشموع في الكعكة وكنت أسمع بعض الصراخ |
| Mahşeri bir kalabalık, bağrışmalar ve kaos vardı. | Open Subtitles | كان بحراً من السجينات و الصراخ و الفوضى. |
| Çocukken, babam yine Bir şeye fena sinirlenmişse karşılıklı bağrışmalar en yakınındaki şeyi anneme fırlatmasıyla biterdi. | Open Subtitles | عندما كنت طفلا و متى ما كان والدي على أحد أسالبيه يسير جيئة و ذهابا مع كل الصراخ و في النهاية ينتهى بها الامر و هو يرمي أقرب شيء عليها و قد ضربها ضربا مبرخا |
| Bu bağrışmalar içinde konsantre olmak çok güç. | Open Subtitles | يصعب علي التركيز في ظل هذا الصراخ |
| Ama kapının önüne geldiğimde, içerden bağrışmalar duydum - kızıma iyi geceler de.. | Open Subtitles | ،ولكن عندما توجّهت إلى الباب سمعت ذلك الصراخ - أريد أن أقول لغبنتي طابت ليلتكِ - |
| Ama sonra kavgalar baş gösterdi ve... suratıma yediğim tokatlar, bağrışmalar, çarpıIan kapılar ve... | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك بدأ القتال, و... والصفعات عبر وجهي, الصراخ, والأبواب تتصافق، و |
| bağrışmalar duydum. Matt'i oradan çıkardım. | Open Subtitles | سمعت الصراخ ثم سحبت مات من هناك |
| - bağrışmalar vardı. | Open Subtitles | -كان هنالك صياح |
| bağrışmalar vardı. | Open Subtitles | كان هناك صياح |
| Darbe ve bağrışmalar beni uyandırdı. | Open Subtitles | الصدمه و الصيحات أيقظونى |