| Elbette, oyununun başarısıyla, tüm Londra kapısını aşındırıyor olmalı. | Open Subtitles | بالطبع، بنجاح مسرحيته كل لندن معجبه به |
| ur bakalım eşimin başarısıyla gurur duyuyorum | Open Subtitles | أنا فخور للغاية بنجاح زوجتي -أنت كذلك بالفعل |
| HBC'nin başarısıyla kıyaslayınca, bu biraz abartı olur. | Open Subtitles | حسنًا، هذا وصف مبالغ به "حتمًا عند مقارنتي بنجاح الـ"أتش بي سي |
| Orada dur dostum. Eşimin başarısıyla gurur duyuyorum. | Open Subtitles | إنتظر، أنا فخور بنجاح زوجتي |
| Bunun kıskandığım Jenna'nın başarısıyla hiçbir ilgisi yok, ama o sarışın diş torbası beni provalar için bekletmeye devam ederse, soyunma odamı yakarım. | Open Subtitles | (ما سأقوله ليس له علاقة بنجاح (جينا ,وأنني أغار من هذا النجاح ولكن لو أن هذه الشقرااء ذا تالأسنان البيضاء |
| Sadece Brian ile değil, yerini aldığı, fakat başarısıyla rekabet edemediği Don Revie ile de konuşacağız. | Open Subtitles | لن نتكلّم فقط إلى (براين كلاف) ولكن أيضاً إلى الرّجل الذي كان بمكانه... الذي قام بنجاح لا يمكن أن يحاكى ، (دون ريفي) |