| Senin yaşındayken babam da benim başaramadığımı görmek istemezdi. | Open Subtitles | أوَتعلم، عندما كنتُ في مثل سنّك لم يرغب والدي في رؤيتي أفشل أيضاً |
| Buraya geleceğimi söylemedim çünkü başaramadığımı görmeni istemedim. | Open Subtitles | لم أخبرك أنّي آتٍ إلى هنا لأنّي... لم أرغب أن تراني أفشل |
| başaramadığımı görmesini istemedim. | Open Subtitles | لكي ترى بأنني لن أفشل |
| Yıllardır onu kontrol etmeye veya öldürmeye çalıştığımı ve başaramadığımı da biliyorsun. | Open Subtitles | وتعرف أيضاً أني لسنوات عدة كنت أحاول فرض سيطرتي عليها أو القضاء عليها لكني لم أتمكن من ذلك |
| Yıllardır onu kontrol etmeye veya öldürmeye çalıştığımı ve başaramadığımı da biliyorsun. | Open Subtitles | وتعرف أيضاً أني لسنوات عدة كنت أحاول فرض سيطرتي عليها أو القضاء عليها لكني لم أتمكن من ذلك |
| Sergilediğiniz boşboğazlık, akıl yoksulluğu vermem istenen dersi çoğunuza öğretmeyi başaramadığımı gösterdi. | Open Subtitles | وفقر العقل الذي أظهرتموه يعنى أنني فشلت في إيصال المعنى للدروس التي أعطيتها لكم لتتعلموها |
| Bomani'ye işi başaramadığımı söylemek riskli değil mi? | Open Subtitles | بالسماح لـ (بوماني) أن يعرف أنني فشلت ، أليس كذلك ؟ |
| Benim başaramadığımı görmek mi? | Open Subtitles | بمشاهدتي أفشل |