| Bubba, en yakın kasaba 30 mil uzakta eğer baş aşağı dönüp ellerinin üzerinde yürümezsen, başaramayacaksın, dedim. | Open Subtitles | ثم قلت إن أقرب مدينة تبعد 30ميل حتى لو قلبت جسمك ومشيت بذراعيك فلن تنجح |
| Trafiğin yoğun olduğu saat. Şehirden gidersen asla başaramayacaksın. Tamam. | Open Subtitles | انه ساعه الازدحام ، انت لن تنجح فى الوصول فى الموعد ، دعنى اجمع اشيائى |
| Eğer espri anlayışın böyle devam ederse başaramayacaksın. | Open Subtitles | اذا احتفظت بحسك الفكاهي فبإمكانك ان تنجح |
| Hayır, çünkü başaramayacaksın. | Open Subtitles | لا لأنك لن تنجو |
| Hayır, çünkü başaramayacaksın. | Open Subtitles | لا لأنك لن تنجو |
| Tırmanmak çok tehlikeli. başaramayacaksın. | Open Subtitles | مادى لا تقدرى التسلق لها إنه خطر جدا.لن تستطيعى فعلها |
| Ama çok çabuk bitecek. Çünkü başaramayacaksın. | Open Subtitles | لكن هذا سينتهي قريباً لأنك ستفشل |
| Durma, nasılsa başaramayacaksın. Seni öldürme zahmetinden de kurtulmuş olurum. | Open Subtitles | أمضي ، لكنكَ لنّ تنجح ،هذا سيوفر عليّ عناء الأجرام بحق نفسي. |
| Ne kanıtlamaya çalışıyorsun bilmiyorum ama başaramayacaksın. | Open Subtitles | مهما كان الذي تحاول إثباته , فأن لم تنجح |
| Yeşim taşı sarayını yok etmiş olabilirsin ama asla başaramayacaksın. | Open Subtitles | "ربما تكون قد دمرت قصر "الجايد لكنك لن تنجح أبدا |
| başaramayacaksın Morgan. Oğlun Petey yetim kalacak. | Open Subtitles | لن تنجح"يا "مورجان وسيصبح أبنك "بيتي"يتيماً ، هل تدرك هذا؟ |
| Asla benim gibi olmayı başaramayacaksın. | Open Subtitles | لن تنجح ابدا في الإرتقاء الي مكانتي |
| Kararımı sorgulamak için buradasın. Ama başaramayacaksın. | Open Subtitles | جئتَ للتشكيك بعزيمتي لكنْ لن تنجح |
| Ama başaramayacaksın, kralı geri getirmeyi. | Open Subtitles | لكنك لن تنجح في إعادة الملك |
| O hâlde başaramayacaksın. | Open Subtitles | إذًا لن تنجو. |
| Ama sen başaramayacaksın. | Open Subtitles | لكنك لن تنجو. |
| - Asla başaramayacaksın. | Open Subtitles | -أنت لن تنجو |
| Hayır, hayır, hayır. başaramayacaksın. başaramayacaksın! | Open Subtitles | لا ، لا ، لا ، لا ، لن تستطيعى فعلها لن تستطيعى فعلها |
| Ona şunu söylemiştim. ''Bana yapmaya çalıştığın şeye lanet olsun, asla başaramayacaksın.'' Bu örücüler bireysel bir hayat yaşamıyorlardı, Onların ilişkili bir hayatları vardı ve hayat değerleri farklıydı. | TED | إجابتي له هي، "أياً كان هدفك ضدي، ستفشل تماماً، أنت لن تفعل ذلك." هؤلاء النساجون لا يعيشون حياة فردية، إنهم يعيشون حياة ذات علاقات، حياة بها مجموعات مختلفة من القيم. |
| başaramayacaksın. | Open Subtitles | لن تستطيع النجاة. |
| Vazgeç. Asla başaramayacaksın. | Open Subtitles | استسلم, لن تستطيع فعلها |
| Asla başaramayacaksın Joe. Neden hemen vazgeçmiyorsun? | Open Subtitles | لن تفعلها أبداً يا چو لما لا تستسلم فقط الآن؟ |
| Hayır, hayır, hayır. başaramayacaksın. başaramayacaksın! | Open Subtitles | لا لا لن تنجحي لن تنجحي |