| Başkan Hayes, rahatınızı bozmayın, kasabanın sıkıntıda olması hiç önemli değil, yaşlı teyzeler gibi dedikodu yapmaya devam edin. | Open Subtitles | عمدة هايز لاشيء يدعوا للقلق القريه ماضيه للجحيم ولكن بكل الوسائل للمحافظه على النميمه كسيدة في صالون تجميل |
| Demek istediğin şeyi duymak istemiyorum Başkan Hayes. | Open Subtitles | لا اريد ان اسمع وجهة نظرك عمدة هايز |
| Başkan Hayes, bu tören 250 yıldır yapılıyor. | Open Subtitles | عمدة هايز الموكب تقليد متبع منذ 250 سنة |
| Başkan Hayes, bir ricamız olacak. | Open Subtitles | ايها العمدة هايز لدينا معروف لنسألك اياه |
| Kendimi tanıtmak istiyorum, ben Başkan Hayes. | Open Subtitles | أنا فقط أردت أن أقدم نفسي أَنا العمدة هايز. نعم |
| Sen ve Başkan Hayes, çıkıyor musunuz? | Open Subtitles | انت و العمده هايز انتما الاثنان تتواعدان؟ |
| Başkan Hayes, alınmayın ama, eğer onu götürmek istiyorsanız, dilini öğrenmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | عمده هايز بدون إاهنة ولكنه من الواضح إذا أردت أن تحصل على ذلك يجب أن تتعلم اللغة |
| - Başkan Hayes biz, Baykuşlar, yanınızdayız. | Open Subtitles | عمدة هايز نحن أعضاء البومه نقف بجانبك |
| - Öyle mi? Kırmızı alarm, Başkan Hayes. | Open Subtitles | سأدفع لك بالبانكيك إنذار أحمر عمدة هايز |
| Başkan Hayes, en üstte sizin isminiz yazacak. | Open Subtitles | عمدة هايز لقد حصلت على الأسم في الأعلى |
| - İyi akşamlar, Başkan Hayes. | Open Subtitles | مساء الخير، عمدة هايز |
| Merhaba, Başkan Hayes. | Open Subtitles | مرحبا عمدة هايز |
| Başkan Hayes, sizin katılmanız gereken At Arabası | Open Subtitles | اه , عمدة هايز, اليس لديك |
| Başkan Hayes, modern, suç karşıtı bir teknoloji olmadan bu kasabayı gerektiği gibi koruyamam. | Open Subtitles | عمدة هايز) لا يمكنني الحفاظ علي أمن هذه البلدة بدون الوسائل الحديثة لمكافحة الجريمة |
| - Başkan Hayes, size söylemek istediğim bir şey var. | Open Subtitles | أيها العمدة هايز , هناك شيئا أريد اخبارك به |
| Yani demek istediğim, Başkan Hayes'e yazıklar olsun. | Open Subtitles | ما أعنيه هو عار على العمدة هايز لقد أهدر |
| Başkan Hayes, bu ne sürpriz. | Open Subtitles | العمدة هايز يالها من مفاجأة |
| Hanımefendi, biz Başkan Hayes gibi havalı işlere sahip olmayabiliriz ama içimde ikimizin de işimizi gururla yaptığımıza dair bir his var. | Open Subtitles | انسه انا و انت ربما ليس لدينا وظائف كبيره و فاخره مثل العمده هايز |
| Ama sen, orada Başkan Hayes'le el ele tutuşan sensin. | Open Subtitles | و لكن أنتى و لكن أنتى من تمسكين يد العمده هايز |
| Başkan Hayes, bir şey yapmazsak 95'teki uzaylı paniğinin bir benzeri yaşanacak. | Open Subtitles | أيها العمده هايز إذا لم نقم بشئ قريباً سيكون لدينا مثل سنه 95 نوبة الرعب من الفضائيين |
| Başkan Hayes, sizi dükkanımızda ağırlamak bizim için büyük bir onur. | Open Subtitles | عمده هايز انه شرف كبير لى ان تقف هنا بالمحل |
| Başkan Hayes sizin için bir istisna yapabilirim. | Open Subtitles | من اجلك يا عمده هايز استطيع ان اقوم باستثناء |