| Eğer şehvetle baktığınız kişinin gerçekte oğlunuzun ya da kızınızın, annenizin ya da babanızın kılık değiştirmiş halleri olduğunu keşfederseniz yine iş değişir. | TED | سوف تشعر بصورة مختلفة عندما تكتشف ان الشخص الذي تشعر بالرغبة تجاهه هو صورة معدلة عن ابنك او ابنتك او والدك او والدتك |
| babanızın başarılarına, kendi oğlundan daha fazla değer verdiğini bilmek... | Open Subtitles | أن نعرف أن والدك يهتم أكثر لإنجازاته من يفعل لابنه؟ |
| babanızın kitabını, parapsikoloji bölümünün, hipnoz ve uzaylıların insanları kaçırması konuları arasında buldum. | Open Subtitles | كتاب والدك في قسم علوم الخوارق بين التنويم المغناطيسي و اختطاف الكائنات الفضائية |
| Zushio, Anju, babanızın geçtiği yollardan geçiyoruz. | Open Subtitles | زوشيو ، آنجو سنتبع الطريق نفسها التي اتبعها والدكم. |
| Belki de siz babanızın ölümünün şokunu atlattıktan sonra... gelmeliyiz. | Open Subtitles | عزيزتي، يجب علينا العودة عندما .. أزمة رحيل والدكِ لم |
| Peki size babanızın evinize geldiğinden beri durumunun hep aynı olup olmadığını sorsam? | Open Subtitles | هل لي أن أسألك إذن إن كان وجود أبيك في منزلك صعباً دائماً؟ |
| babanızın harika biri olduğunu ama sizin bir sahtekâr olduğunuzu söyledi. | Open Subtitles | و يقول بأن والدك كان شخصاً عظيماً و أنك مجرد مخادع |
| babanızın yemek borusundaki hasardan ve gırtlağında tüpten kaynaklanan şişlikten ötürü... | Open Subtitles | حسناً, مع هذا الضرر لمرئ والدك و البلع نتيجة الأنابيب .طوالالوقت. |
| Elimizde babanızın geçen yıl Müslüman ülkeleri dolaştığına dair belgeler var. | Open Subtitles | طبقا لسجلاتنا، والدك قام بزيارة عدة بلدان اسلاميّة في السنوات الأخيرة. |
| Yakında Dar Deniz'i geçecek ve babanızın tahtını geri alacaksınız. | Open Subtitles | قريباً ستخرج من مملكة عبر البحر الضيق وستسترد عرش والدك |
| Ben şu an Cheong Pyeong'daki tatil evinizde babanızın vefat ettiği odadayım. | Open Subtitles | انا الان في منزلك الصيفي شيونغبيونغ داخل الغرفة التي توفي فيها والدك |
| O zaman babanızın suçlu olduğuna emin oldunuz değil mi? | Open Subtitles | في ذلك الوقت، أصبحتي متأكدة أن والدك هو الخاطف، صحيح؟ |
| babanızın bir cinayeti saklamak için adli tabibe rüşvet verdiğini biliyoruz. | Open Subtitles | لدينا دليل أنّ والدك دفع مالا لطبيبة شرعية للتستر على جريمة. |
| babanızın bilmediği küçük bir Beatles gerçeği biliyorsunuz. | TED | أن تعرف بعض من الإشاعات عن فرقة البيتلز التي لم يكن يعرفها والدك. |
| babanızın turnelerde olduğu zamanlarda, onun yokluğunu doldurmaya çalıştım. | Open Subtitles | بينما والدكم كان يرتحل دائما ، اضطررت لملأ مكانه |
| Çocuklar, babanızın tek amacı ailesiyle biraz vakit geçirmek. | Open Subtitles | والان يا اطفال والدكم يحاول فقط ان يمضي الوقت مع عائلته |
| Onların işi, babanızın suçlu olduğunu şüphe götürmez şekilde kanıtlamak. | Open Subtitles | إنّها مهمّتهم لإثبات أنّ والدكِ مذنب من دون أدنى شك |
| Çocuklar, uzun bir hayat sizi bekliyor, babanızın elini sıkıca tutun. | Open Subtitles | ستعيش حياة طويلة ممسك بيد أبيك يالا فقيري |
| Kardeş olarak birbirinize yardımcı olmalı ve babanızın size bıraktığı yolda ustalaşmalısınız. | Open Subtitles | كأخوين، يجبُ عليكما مساعدة بعضكما البعض وإتقان الدرب الذي تركه والدكما لكما. |
| babanızın doğum günü olduğunu öğrenmek hoş bir sürpriz oldu. | Open Subtitles | من الشرف ان نجد هذا هو يوم عيد ميلاد أبوك |
| Aslında, olayların bu noktaya gelmesi konusunda babanızın üzgün olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | في الواقع أعتقد أن أباك ما زال منزعجاً بسبب ما حدث |
| Sör Guy, babanızın doğal ölümü katile bir fikir verdi. | Open Subtitles | الوفاة الطبيعية التامـة لوالدك السيـر ً جـاي ً أعــطت للقـاتل فكــرة |
| babanızın eve geldiğini bir müddet kimseye, arkadaşlarınıza bile söylemeyin. | Open Subtitles | لا يمكنكم إخبار أيّ أحد حتّى أصدقائكم في المدرسة أنّ أبيكم عاد للمنزل لفترة قليلة |
| Polisle görüşmeden önce sanırım babanızla konuşacağım ve babanızın karısıyla. | Open Subtitles | قبل ان اقابل البوليس, أظن انه يجب ان اتحدث الى والدك و زوجة ابيك |
| Beni delirtmek senin için gayet normal bir şey. Çocuklar, babanızın geleceğinizi düşündüğünü biliyorsunuz. | Open Subtitles | ايها الأولاد يجب أن تكونوا متأكدينن بأن أباكم يفكر بمستقبلك |
| Çocuklar, kesin şunu. babanızın arabasını kullandığım için rahatsızım zaten. | Open Subtitles | كفى يا أطفال ، إنني منزعجة بما يكفي من قيادة سيارة أبوكم |
| babanızın da aramıza katılmasını isterseniz doldurmanız gereken formlar da var. | Open Subtitles | ثمّة بعض الاستئمارات لتملأها في حال كنتَ مهتمًّا بانضمام والدكَ إلينا |
| Bakın çocuklar. babanızın "People" dergisindeki Jim Carrey ile fotoğrafı. | Open Subtitles | انظروا يااولاد،هذا ابوكم في مجلة بيبول مع جيم كاري |
| Elle yazılmış olsa da, babanızın vasiyeti gayet açık. | Open Subtitles | ولو أنه كتب باليد ، ما يرديه أباكِ بسيط جداً |