| Tüm yol boyunca bagajda bunlarla mı yol adık yani? | Open Subtitles | , كنا نقود بهذه في صندوق السيارة طوال الوقت ؟ |
| bagajda tenis raketi Palm Springs'ten alınmış bazı erkek kıyafetleri Cayman Adaları'ndan postalanmış bazı iş mektupları var. | Open Subtitles | مضارب تنس في صندوق السيارة ملابس رجالية عليها علامات متاجر من بالم سبرنج و رسائل تجارية عنوانها في جزر كايمان |
| bagajda bağlı halde durmasının bir nedeni vardır. | Open Subtitles | كان موجود في الصندوق لسبب ما ، أليس كذلك ؟ |
| Aküsü boşalırsa bagajda bir uçurtma ve bir anahtar var. | Open Subtitles | وأن فقدت الطاقة هناك طائرة ورقية و مفتاح في الصندوق الخلفي |
| bagajda onca parayla ne işin olduğunu anlamama yetmiyor. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يفسر لي كيف وجدتك بصندوق السيارة مع كل تلك الأموال |
| bagajda silah var, ve sorunum olmayacak? | Open Subtitles | توجد اسلحة في صندوق السيارة و تسألني عن المشكلة؟ |
| Onlara malın bagajda olduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | حسنا ، سوف أخبرهم إني سوف أفتح صندوق السيارة لأريهم البضاعة |
| bagajda olduğunu bilmiyorduk. | Open Subtitles | لم يكن لدينا فكرة أنه موجود في صندوق السيارة |
| Üstüne üstlük bagajda bir insan kafası vardı. | Open Subtitles | :تشريح فظيع رأس بشري يشبه كرة البولينغ في صندوق السيارة |
| Ayrıca bunları bagajda buldum. | Open Subtitles | مما أكثر من نزيفه وجدت هؤلاء أيضاً داخل صندوق السيارة |
| Cep telefonunu almışlar, kadını bagajda bırakmışlar. | Open Subtitles | أخذوا منهما الهاتف و تركوها في صندوق السيارة |
| Olay Yeri İnceleme uzmanları kaçak sanığın bagajda olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | محققي المعمل الجنائي لديهم سبب للإعتقاد بأن متهم هارب في الصندوق |
| Bir keresinde de bagajda ölü bir kedi buldum. İğrenç bir şeydi. | Open Subtitles | ومرة وجت قط ميت في الصندوق كان ذلك مقرفا |
| Arka süspansiyon çökmüş, kesinlikle bagajda bir şeyler var. | Open Subtitles | ويتضح بأنها تحمل حمولة ثقيلة في الصندوق الخلفي |
| - Egzozdan boğulmuş. bagajda ölmüş. | Open Subtitles | إختنق بفعل عادم السيارة، مات في الصندوق. |
| Cekette ve bagajda bulduğum kan miktarı oldukça rahatsız edici. Altı ya da yedi yarılitre. | Open Subtitles | كميّة الدمّ المتواجدة على السترة و في الصندوق ليست مزعجة تقريباً ستة إلى سبعة باينت |
| Kang Shin Woo, bu topukluları aldığını gördüm ama onları bagajda saklıyordun bu yüzden onları göstermek için aldım. | Open Subtitles | كانغ شيــن هيونـغ، رأيت أنك أشتريت الحذاء لكنك أبقيته بصندوق السيارة لذا خرجت لأرى لمـن هو |
| Bu durumda, senin bagajda gitmen gerekir. | Open Subtitles | في هذه الحالة، ربما عليك الركوب في صندوق السياره |
| - Tornavida gerek. - bagajda vardır belki. | Open Subtitles | ـ أحتاج مفكا ـ ربما هناك واحدا فى الصندوق |
| Aklıma takılan şey onların bagajda seyahat etmiş olduğu ve Rowan'ın onları öldürdüğü ve bana niye söylememiş olduğun. | Open Subtitles | فقط في اعتقادي انهم كانوا يقودون في الشاحنة وان روان كان من امر بقتلهم وبهذا يمكن ان تخبرني لماذا |
| Şimdi Mona Lisa'yı neden bagajda sakladığınızı anlıyorum. | Open Subtitles | حسنا، لا أرى لماذا كنت أبقى لوحة الموناليزا في الجذع. |
| Bildiğim tek şey, Stig bagajda birini saklıyor ve onu öldürmek için çayıra gidiyoruz. | Open Subtitles | كل ما أعرف أن ( ستيجز) يحتفظ بشخص في صندوق سيارته و سوف نذهب إلى أرض لنقتله |
| Kıskanıyorsun, çünkü onunla bagajda olan sen değil bendim. | Open Subtitles | انت تشعر بالغيرة , لاني كنت معها في الشنطة وليس انت |
| bagajda bulunan bunlar dışında araba boş. | Open Subtitles | السيارة خاوية ما عدا هذه عثرنا عليها بالصندوق |
| bagajda bir şeyin varsa, hemen çıkarsan iyi olur. | Open Subtitles | اذا كان هناك شيء في الصَندوقِ , من الأفضل أن تُخرجَه. |
| - bagajda. - Mükemmel. Arabada kal. | Open Subtitles | إنها في شنطة السيارة ممتاز ، إبق في السيارة |
| bagajda. | Open Subtitles | إنها في الخلف. |
| Ben dışarı çıkana kadar para bagajda kalsın. | Open Subtitles | يبقى المال فى حقيبة السيارة حتى أخرج فهمتم ؟ |