| Ekranın üst kısmında argiope bahçe örümceğine ait kılavuz lifinin tekrar ünitesini görüyorsunuz. | TED | في اعلى الشاشة تشاهدون وحدة مكررة من خيط الجذب من عنكبوت الحديقة المتعرج |
| Bahçıvanlık bana, bahçe ekmenin ve yetiştirmenin, hayatımızı şekillendirmekle aynı süreç olduğunu öğretti. | TED | البستنة علمتني أن زرع الحديقة والاعتناء بها هي نفس العملية في تكوين حياتنا. |
| Amerikalı bir çocuğun müdür yardımcısıyım ve çalıştığım şirket osuran bahçe cinleri satıyor. | Open Subtitles | انا مدير مساعد لطفل الأمريكية يعمل لحساب الشركة التي تبيع يضرطن حديقة التماثيل. |
| Ben bir villa, duvar, istiyorum dikenli tel, bahçe, meyve bahçesi istiyorum. | Open Subtitles | , أريد فيلا , جدار , أسلاك شائكة . حديقة , بستان |
| Ya sizinkiler bahçe satışı yapıyor ya da eviniz sonunda kustu. | Open Subtitles | اما انا والديك يقيمون بيع في الفناء او منزلكم اخيراً تقيأ. |
| bahçe merkezindeki adam onların çok kurnaz yaratıklar olduğunu söyledi. | Open Subtitles | الرجُل في متجر معدّات الحدائق قال أن هذه الحيوانات مُحتالة |
| Etrafta fazla dolaşıyor: Yok bahçe kulübüydü yok gençlik derneğiydi. | Open Subtitles | لو طلبت رأيي،إنها تدير أمور أكثر من اللازم،نادي الحديقة هذا |
| Bu yeterli bir süre değil, mutfağı henüz şekle sokmaya başladı, ve bunu sana söylemek istemedim ama bahçe düzenlemesinin de lafı geçti. | Open Subtitles | هذا الوقت ليس كافي , لقد بدأت لقد بدأت تزخرف المطبخ , وأنا لم أرد أخبارك بهذا لكن هنالك حديث عن أعشاب الحديقة |
| Adli tabip, cinayet silahının bahçe makası olabileceğini de söylemişti. | Open Subtitles | الطبيب الشرعي قال بأن سلاح الجريمة قد يكون مقص الحديقة. |
| Mesela, bu bahçe örümceği yedi farklı ağ türü yapabilir. | TED | على سبيل المثال , عنكبوت الحديقة يمكنه عمل سبعة انواع مختلفة من الخيوط |
| bahçe içinizde derinde yaşayan dünyadır. | TED | الحديقة هي العالم الذي يعيش عميقا داخلك. |
| Elinizin içinde tutabilirsiniz. bahçe hortumu kadarlar. | TED | يمكنك الإمساك بها بيدك، فهي أشبه بخرطوم الحديقة. |
| Ancak, bir bahçe merkezine gitmeniz gerekiyor ve onlar küçük kağıt paketler içinde bulunuyorlar. | TED | ولكن عليك أن تذهب إلى حديقة المركز، لتجدهم في حزم ورقية صغيرة. |
| Bu benim kristal bir bahçe yaptığım bir kimya deneyidir. | TED | إنها تجربة كيميائية حيث صنعت حديقة من البلورات. |
| Bir süre sonra, bir bahçe yapabildik. | TED | وخلال فترة من الزمن استطعنا زراعة حديقة. |
| Bu yasa dışı bir bahçe, en azından eskiden öyleydi. | TED | هذه حديقة غير قانونية. على الأقل كانت هكذا. |
| Kim bilir ne zamandır yapılan en şeker arka bahçe düğünü olacak. | Open Subtitles | سيكون هذا أروع حفل زواج فى الفناء خلفى منذ فترة طويلة. |
| "Sevgili organik bahçe takipçileri, bahçe dostu salyangozlarımı satışa çıkardığım için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أعزائي هواة الحدائق العضوية أخشى أنني حزينة جداً لنشر قائمتي للحدائق الصديقة للحلزونات |
| Ayrıca orada bahçe de var, en azından güneşi görebiliyorum. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن لديهم ساحة فيمكنني أن أرى بعض الشمس |
| Kasabada seninki kadar güzel bir sürü bahçe var. | Open Subtitles | فى البلده حدائق اخرى تضاهى حديقتك جمالا , دعك من ذلك |
| O zamana kadar başkalarıyla uğraşmak, kendini bir bahçe cücesine adamaktan iyidir. | Open Subtitles | انه من الأفضل مساعدة الناس خير من الوقوف كتمثال بالحديقة |
| bahçe, tüm canlıların yaşamını, güzelliğini ve faniliğini temsil eder. | Open Subtitles | البستان يمثل الحياة و الجمال و فناء كل شيء حي. |
| Sakın bana bu berbat bahçe dekorunun senin tercihin olduğunu söyleme. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تخبرنى أنك تفضل هذا الديكور الحزين عن الحديقه |
| Burası arka bahçe. | Open Subtitles | هذه هي الساحة الخلفية للمدرسة إنها هادئة |
| Tabii ki, bahçe partisini düzenleyen benim ve Zachary Quinto listede değil diyorum. | Open Subtitles | أجل ، بالطبع إنها حفله حديقتي و زاكري كوينتو ليس على قائمة المدعوين |
| Az önce bahsettiğim 1.500 tarla ve bahçe... | TED | الـ1,500 مزرعة وحديقة التي تكلمت عنها مسبقًا؟ |
| Evet, bahçe işlerini yaparken fenalaşmıştı ben de onu alıp hastaneye götürdüm. | Open Subtitles | أجل، أصيب بدوار من العمل في الباحة لذا ذهبت لأقله إلى المستشفى |