| Hey, ön Bahçemdeki fıskiyeleri açıyorum. | Open Subtitles | هاي, إني أشغل الرشاشات في حديقتي الأمامية |
| Korumalarımın gölgesinde değil Bahçemdeki ağaçların altında oturmak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أجلس في ظلال الأشجار في حديقتي. بدلاً من الملجأ في ظل حراسي. |
| Geçen yıl Bahçemdeki devedikeni problemini hatırlarsın. | Open Subtitles | تذكري مشكلة الشوك في حديقتي بالعام الماضي. |
| Eğer onu burada bulamazsak bazen de Bahçemdeki çalılıkların arasında takılmayı severdi. | Open Subtitles | , صحيح , وإذا لايمكننا أيجاده هنا هو أحيانا يحب أن يتسكع في وسط عشبي الطويل |
| İsa sadece Bahçemdeki çimleri biçen bir adam. | Open Subtitles | المسيح هو الرجل الذي يجز عشبي |
| Howell onu Bahçemdeki sarı güllerin altına gömdü. | Open Subtitles | و دفنها هويل تحت شجرة زهور صفراء فى حديقتى |
| Bahçemdeki seçim tabelası olayından beri birbirimizi görmemiştik. | Open Subtitles | حادثة لافتة الأنتخابات فى حديقتى |
| Bahçemdeki tilkiye ne olmuş? | Open Subtitles | ماذا عن الثعلب الموجود في حديقتي ؟ |
| Bahçemdeki zakkum ağacından bir dalın eksik olduğunu gördüğümden beri. | Open Subtitles | منذ أن لاحظت أن هنالك غصن مفقود من شجيرة " الدلفى " الموجودة في حديقتي |
| "Bahçemdeki Çiçek." "Yalnız Yürüyorum." | Open Subtitles | الزهر في حديقتي وحيدة يجدر بي أن أتمشى |
| Evet, Bahçemdeki bir şeyi bildirmek istiyorum. | Open Subtitles | -أجل، أودّ الإبلاغ عن شيء في حديقتي |
| Bahçemdeki çimler bile daha keskin. | Open Subtitles | العشب في حديقتي أكثر حدة. |
| Bahçemdeki bitkilerle yaptım. | Open Subtitles | من بعض الاعشاب في حديقتي. |
| Bahçemdeki çimenleri biçer misin? | Open Subtitles | مارأيك أن تجز حشائش حديقتى |