| Arkeologlar, 23 bin yıl öncesine kadar uzanan insan kalıntılarıyla birlikte hardal gibi baharatlar buldu. | TED | اكتشف علماء الآثار بعض التوابل مثل الخردل جنباً إلى جنب مع أثريات بشرية يرجع تاريخها إلى 23,000 سنة خلت. |
| Kendi hayatlarınızdan ebediyen vazgeçmeye hazır mısınız, baharatlar uğruna? | Open Subtitles | هل أنتِ مستعدة لتُوْهبي حياتك لأجل التوابل ؟ |
| Ama bir sultan görevinde başarısız olursa... baharatlar onu cezalandıracaktır. | Open Subtitles | .. ولكن لو قصرت أي عاشقة في عملها . التوابل سوف تُعاقبها |
| Oraya Asya'dan ipek Arabistan'dan baharatlar, Afrika'dan nadide tahtalar getirilirdi. | Open Subtitles | جُلِبَ أليها حرائر مِنْ آسيا، توابل مِنْ بلاد العرب , أخشاب مِنْ أفريقيا. |
| O sıvının büyük kısmı sudur ve biraz sirke, şeker ve baharatlar. | TED | في الغالب معظمه ماء، بعض الخل، السكر، و البهارات. |
| Sizi dinlemeliydim, baharatlar ve onu yollamalıydım. | Open Subtitles | كان يجب أن أستمع إليك ، أيتها التوابل . وأرسلته بعيداً |
| Teşekkür ederim, baharatlar, diğerlerine karşı sorumluluğumu hatırlattığınız için. | Open Subtitles | شكراً لكِ ، أيتها التوابل . لأنكِ ذكرتيني بواجبي نحو الآخرين |
| baharatlar, yürümeyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | . أيتها التوابل ، أعلم أنه لا يُمكن أن يكون |
| Teşekkür ederim, baharatlar. Arzuları, artık yerine getirildi. | Open Subtitles | . شكراً لكِ ، أيتها التوابل . رغباتهم قد تحققت الآن |
| Lütfen, baharatlar, bana Doug ile bir gece verin. | Open Subtitles | . من فضلك أيتها التوابل ، أعطيني يوماً آخر مع دوج |
| Bak bu çok güzel olmuş. Ama sakın bir daha çalma. Bazı baharatlar alayım mı? | Open Subtitles | انه لذيذ, ولكن لا تسرق سأشتري بعض التوابل, اتفقنا؟ |
| Cinsel ilişki öncesi organına baharatlar sürerek sevgililerine işkence ettiğini biliyor muydunuz? | Open Subtitles | أتعرف انه كان يعذب عاشقاته عن طريق وضع التوابل على جلده قبل الجماع |
| Her türlü yiyecek, baharatlar, egzotik hayvanlar... | Open Subtitles | لدى كل أنواع الغذاء و التوابل و الحيوانات الغريبة |
| Kırmızıbiber, kimyon, Himalaya deniz tuzu ve aracımdaki diğer tüm baharatlar. | Open Subtitles | كايين، الكمون، الهيمالايا ملح البحر، و وكل التوابل الأخرى حصلت على بلدي تلاعب. |
| baharatlar haricinde başka kimseyi sevmemeye? | Open Subtitles | ولا تُحبي أي شخص ، فقط هي التوابل ؟ |
| Neden onu kovdunuz, baharatlar? | Open Subtitles | لماذا أبعدتيه عني ، أيتها التوابل ؟ |
| Sabunlar, baharatlar, toz bezleri lastik eldivenlerden bile iki kutu almış. | Open Subtitles | صوابين , توابل مزيل الغبار هي لديها حتى صندوقين من القفازات المطاطية |
| Altın, gümüş, baharatlar, mücevherler, köleler, kadınlar...sizindir. Cleitus! | Open Subtitles | -ذهب ,فضة , توابل,جواهر عبيد,نساء لكم كما تشاءون |
| Yeni topraklar, baharatlar ve altın karşılığında sadece iki ziyafet! | Open Subtitles | ، مأدبتين ... في مقابل أرض و توابل . و ذهب |
| Dediğim gibi ya da en azından söylemeye çalıştığım gibi ikiniz baharatlar üzerine konuşmaya başlamadan önce "Gökkuşağının Sonu" gösterisinin açılış gecesinde kırmızı halıda yürüyor olacağız ve ilk kez çift olarak birlikte görüneceğiz. | Open Subtitles | هذا ما كنت اقول او على الأقل كنت احاول قوله قبل ان تبدئا انتما الاثنين في الكلام عن البهارات |
| baharatlar ona garip bir tat veriyor. | Open Subtitles | رغم أن البهارات تمنحه نكهة غريبة |
| Kumaşlar ve baharatlar yıldızlı bir gökyüzünün altında el değiştiriyorlar. | Open Subtitles | الأقمشة والتوابل يُتاجَر بها تحت السماء المضاءة بالنجوم |