"bahsettiğimde" - Translation from Turkish to Arabic

• عندما ذكرت
• أتحدث عن
• أخبرته عن
• عندما ذكرتُ
• أنبأته بشأن
• اخبرتك عن
• حينما ذكرت
• ذكرت أمر

Ona fahişeden bahsettiğimde sanki hiç haberi yokmuş gibiydi.
عندما ذكرت بأنّ المومس إليه، هو لم يبد حتى للمعرفة.

Anne, konferanslardan bahsettiğimde gelmen gerektiğini anlatmaya çalışmıyordum.
أمي ,عندما ذكرت أمر الاجتماع لم أقصد انه عليكِ الحضور

Baş etmem gereken ikinci zorluk ise, oğlumun ölümünden bir intihar olarak bahsettiğimde, anlayış ve hatta merhamet istemeliyim.
التحدي الثاني لدي أنه يجب علي أن أطلب التفهّم وكذلك الرحمة عندما أتحدث عن وفاة ابني انتحارًا.

Sanmıyorum çünkü ona üniversiteden bahsettiğimde benim için mutlu oldu.
أوه حقا؟ أجد هذا شيء يصعب تصديقه لأني أخبرته عن المنحة و كان سعيدا لأجلي

(kuyruklu küçük piyano) Ve ona "baby grand"den bahsettiğimde bana ne söylediğini biliyor musun?
أتعلمين ماذا قالت عندما ذكرتُ "أصغر بيانو كبير"؟

Peki Klaus nerede? Ona Rebekah'tan bahsettiğimde, başka bir ipucunun peşine düşeceğini söyledi.
لمّا أنبأته بشأن (ريبيكا)، قال إنّه سيلاحق دليلًا آخر.

Delikten bahsettiğimde savunmaya geçtin.
كنتي في وضع الدفاع عندما اخبرتك عن ثقب التي شيرت

Anlaşmadan bahsettiğimde gözünü bile kırpmadı.
بل إنّه لمْ يرمش له طرفٌ حينما ذكرت عقد الشيطان

Aday olabileceğimden bahsettiğimde ise şaka olmaktan çıktı.
و عندما ذكرت أني قد أترشح، لم يعد الأمر مزاحاً

Sırlardan bahsettiğimde direk oraya baktı.
نظر إليها مباشرةً عندما ذكرت الأسرار

..ailenden bahsettiğimde darmadağın olmuştun, hatırladın mı?
انفعلتى عندما ذكرت والديكى، اتتذكرين؟

Zvenigorod'dan bahsettiğimde mi?
عندما ذكرت زفينقراد؟

Geçen sefer bu çocuklardan bahsettiğimde Bakan Curry'nin gözleri neredeyse yerinden uğradı.
(الوزير (كوري لقد برزت مقلتا عينيه عندما ذكرت هؤلاء الرجال

Onun ölümünden bir intihar olarak bahsettiğimde, hayatının sonunda sergilediği korkunçluğu önemsizleştirmeye çalışmıyorum.
عندما أتحدث عن وفاته انتحارًا، لا أحاول أن أقلل من الإثم الذي ارتكبه في نهاية حياته.

Normalde geçici ölümden bahsettiğimde insanlar bana Vulcan işareti yapıp gülerler.
إنني عادة حينما أتحدث عن تعليق الحركة فإن الناس يشيرون إلي بشارة فولكان ويضحكون.

İnançtan bahsettiğimde, neden her zaman Tanrı'dan söz ettiğimi düşünüyorsun?
عندما أتحدث عن الإيمان لم تفترض دائماً أنني أتحدث عن الإله

İşten bahsettiğimde telefonda resmen yalvarmaya başladı.
عندما أخبرته عن فرصتك، كان يزحف تقريبا عبر الهاتف

Ona Kent ve katliamdan bahsettiğimde bundan iyi bir film yapılabileceğini düşündü.
عندما أخبرته عن (كينت) والمجزرة إعتقد أنه سيكون فيلمًا جيدًا

Geçen gün Bay Carpenter'den bahsettiğimde...
مُنذ بضعة أيّام... عندما ذكرتُ السيّد (كاربنتر)...

Ona Rebekah'tan bahsettiğimde, başka bir ipucunun peşine düşeceğini söyledi.
لمّا أنبأته بشأن (ريبيكا)، قال إنّه سيلاحق دليلًا آخر.

En son sana işten bahsettiğimde çalmıştın.
آخر مرة اخبرتك عن المهمة انت سرقتها

Anslinger'dan bahsettiğimde, bir şey oldu.
و حينما ذكرت (آنسيلر) ، ظهر عليها شيءً.

Reddington'un temizlikçisinden bahsettiğimde bunun bir kadın olduğunu biliyordun.
(عندما ذكرت أمر مُنظفة (ريدينجتون ستعرفين أنها كانت إمرأة