| Bu kadın kendini zehirli fosfora mağruz bırakacak, bakırdan kaynaklanan iki kiloya yakın zehirli kurşunu çocuklarının ortamına salacak. | TED | هذه امرأة تعرض نفسها للفسفور السام، يفرز أربعة أرطال من الرصاص السام في البيئة المحيطة بأبنائها، وهي من النحاس. | 
| bakırdan bin kat daha fazla iletken. | TED | إنه أكثر بآلاف المرات في التوصيل الكهربائي من النحاس. | 
| Onlarca yıldır şehirler ve ülkeler arasındaki uzun mesafeli iletişim, elektrik sinyalleri ile taşınmaktaydı, bakırdan yapılmış kablolarla. | TED | لعقود، كانت الاتصالات بعيدة المدى بين المدن والدول تتم عبر الإشارات الكهربائية، في أسلاك مصنوعة من النحاس. | 
| Belle Epoque pirinç ve bakırdan espresso makinesi. | Open Subtitles | من طراز الحقبة الأوروبية الغربية ماكينة إسبرسو من النحاس الأصفر | 
| İlk olarak, bakırdan şeyler yaptım... ve parmaklarımı güçlendirdim. | Open Subtitles | لقد بدأت في صنع أدوات نحاسية و هكذا قويت أصابعي | 
| Dinsel duygularına karşı geliyor diye bakırdan uzak durmazlar [Güney Peru Bakır Şirketi] veya sizin çevre koşullarınıza karşı diye.. | Open Subtitles | انهم لا يرون إلا الدولارات وتحقيق الثروة. السماسرة لا يبقون بعيدا من النحاس لأن ينتهك معتقداتهم الدينية | 
| Çoğu bakır boruda olduğu gibi, bakırdan. | Open Subtitles | كما هو الحال مع معظم أنابيب النحاس، فهي مصنوعة من النحاس | 
| Bu kapı kolları bakırdan yapılmış. | Open Subtitles | اقصد مقابض الابواب هذه مصنوعة من النحاس . نعم . نعم | 
| Yani, mermi 12 gramdı ve saf bakırdan yapılmıştı. | Open Subtitles | إذن، الرصاصة تزن 12 غرام، و مصنوعة من النحاس النقي | 
| Keskinleştirmesi kolay ve dünyada bakırdan 700 kat daha fazla bulunuyor. | Open Subtitles | يسهل شحذه، وأوفر في الأرض سبع مئة مرة عن النحاس. | 
| Sanki verdim gibi geliyor. bakırdan yapılmış doğum günün için almıştım... | Open Subtitles | أشعر أنني أعطيتك، تمثال النحاس لعيد ميلادك | 
| Bak, laboratuarda bakır izlerine baktır suç mahallinin her tarafına yayılan maddelerden değil bu metal olan bakırdan söz ediyoruz altın dişler hiçbir zaman saf altından yapılmazlar. | Open Subtitles | اجعل المعمل يفحص آثار النحاس ليس النوع المتناثر بأرجاء مسرح الجريمة الذي يفسد الدليل نريد فلز النحاس | 
| Bir çok delikli disk vardı, sanırım bakırdan yapılmışlar, küçük bir ışıkla... | Open Subtitles | كان هناك العديد من الأقراص المثقوبه مصنوعه من النحاس على ما أعتقد ... وبها دُشكا صغيره وخفيفه | 
| bakırdan yapıldığı için. | Open Subtitles | هي خضراء لأنها صُنعت من النحاس. | 
| - Mermi bakırdan yapılmış. | Open Subtitles | مثلي يوخز الرصاصة مصنوعة من النحاس | 
| Kurşunlar bakırdan yapılmış. | Open Subtitles | كل رصاصة كانت مصنعة من النحاس المتكلس | 
| Bunlar da çok değerli ve güzel bakırdan zincirler. | Open Subtitles | وهذه... سلاسل نحاسية جميلة قيمة كبيرة، مصنوعة من النحاس. | 
| Sanırım bakırdan daha fazla kalay var. | Open Subtitles | اظن أن هنالك قصدير بهذا اكثر من النحاس. | 
| Tabi o olmazsa, çekiçle teneke veya bakırdan kendim de yapabilirim, incecik, belki, tuz, bir kaç cam kavanoz... | Open Subtitles | اتفقنا، خلاف ذلك ،يمكنني الحصول على بعض القصدير أو النحاس أسلاك رقيقة، وربما، ملح ...وزوجين من الأحواض الزجاجية | 
| bakırdan parlak bir zil miydi? | Open Subtitles | .. و الشيء الوحيد المفقود كان كان جرس نحاسي لامع ؟ |