| Gözlerini bana dikmiş bakıyorlar. Durmalarını söyledim ama dinlemiyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحدقون بي، قلت لهم ان يتوقفوا، لكنهم لم يتوقفوا | 
| Baba, neden şuradaki 4 adam da sana tip tip bakıyorlar? | Open Subtitles | أبي ، لمَ هؤلاء الرجال الأربعه يحدقون إليك ؟ | 
| Çok uzun zamandır dışarıya bakıyorlar, fakat aradıkları şey tam da burada, burunlarının dibinde, içlerinde. | TED | لقد نظروا إلى الخارج لوقت طويل و ما يبحثون عنه كان دائماً في متناول أيديهم ، في دواخلهم. | 
| Gençler enerji teknolojisi ve nükleer füzyona bakıyorlar. | TED | أنهم يبحثون في تكنولوجيا الطاقة والانصهار النووي. | 
| Ona bakıyorlar, yeni araba alıyor ya da tedavi masraflarını ödüyorlar. | Open Subtitles | يعتنون بها سيارة جديدة او حتى يدفعون نفقاتها الطبية | 
| Onları tanımıyorum ama bakıyorlar bana onların Tanrısıymışım gibi bakıyorlar! | Open Subtitles | لستُ أدري مَن أولئك ومع ذلك يحدّقون بي وكأنني إلههم! | 
| Küçük düşürülmelerine rağmen, kültürümüzün bu mesleğe saygı göstermemesine rağmen, onlar yine de yanımızdalar ve bize bakıyorlar. | TED | في مواجهة الإهانات واخفاقنا لاحترام وتقدير هذا العمل في ثقافتنا، لا زالوا يظهرن جليًا، لا زالوا يهتمون. | 
| İnsanların çoğu bana takviyeli iç çamaşırı giymiş bir ucube gibi bakıyorlar. | Open Subtitles | معظم الناس يحدقون بي كأني مسخٌ من نوعِ ما ذي الملابس الداخلية المُسلحةٍ | 
| Kötü kötü bakıyorlar. Kapatıyorum. | Open Subtitles | أوه، والنظرة التي يحدقون تجاهي بها، عليّ الذهاب | 
| Ve aksanım yüzünden onlar bana bakıyorlar ama cüzdanımın kartondan sahte kredi kartlarıyla dolu olduğunu eninde sonunda fark ediyorlar. | Open Subtitles | واللهجة تجعلهم يحدقون في ولكنهم في النهاية يدركون أن بطاقاتي الأئتمانية مصنوعة من الورق وهم موجودين مع محفظتي | 
| Onlar neye bakıyorlar? Belki bizde bakmalıyız. | TED | عم يبحثون هم؟ ربما نحن أيضا يجب علينا أن نبحث عنه. | 
| Ve bütün evlere bakıyorlar çünkü kimde olduğunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | أنهم يبحثون فى كل منزل لأنهم لا يعرفون من الذى يملكه | 
| - Heryere bakıyorlar. - Neyi arıyorlar? | Open Subtitles | ـ لقد بحثوا في كل مكان ـ يبحثون عن ماذا ؟ | 
| Beraber çalışıyorlar ve birbirlerinin yavrularına bakıyorlar. | Open Subtitles | يعملونمعاً، يعتنون ببعضهم البعض. | 
| İnsanlar anlaşmazlıkları ne olursa olsun birbirlerine bakıyorlar. | Open Subtitles | يعتنون ببعضهم البعض مهما كانت خلافاتهم | 
| Masmavi gökyüzünü ve insan kalabılığını hayal edin, her yerde TV kameraları var, çocuklar başını yukarı çevirmiş, geleceklerini değiştirecek bir şeye bakıyorlar. | TED | تخيلوا يومًا تكون فيه السماء صافية مع وجود حشود من الناس، وكاميرات القنوات التلفزيونية، والأطفال يحدّقون عاليًا في السماء تجاه شيء سوف يغيّر شكل مستقبلهم. | 
| Bana iyi bakıyorlar hanımefendi. Sormanız büyük incelik. | Open Subtitles | . إنهم يهتمون بي جيداً يا سيدتي إنه كرم منك أن تسألي | 
| Herkesin oturma salonlarındalar, insanlar onları izlerken kameradan herkesin gözünün içine bakıyorlar. | Open Subtitles | إنهم بغرفة معيشة الجميع، ينظرون عبر الكاميرا في أعين الناس الذين يشاهدونهم. | 
| Üniformasız bir erkek hiçbir şeye benzemez! Buraya bakıyorlar. | Open Subtitles | ـ فالرجل لايساوى شيئا بدون ملابس عسكرية ـ أنهم ينظران نحونا | 
| Aileleri onlara ihanet ettiğinde, dönüp bize bakıyorlar ve biz onları anlamadığımızda, onları kaybetmiş oluyoruz. | TED | فعندما تخونهم أسرهم، فإنهن ينظرن إلينا، وعندما لا نفهمهن، فإننا نخسرهن. | 
| Ve bu daha büyük merkezlerde, binlerce ve binlerce gözün bakabildiği yerlerde, görebildiğiniz gibi insanlar kendilerinden öncekilerin onlardan öncekilerin bakışına bakar iken bıraktıkları bakışlara bakıyorlar. | TED | وهذا موجود في المنشآت الكبيرة حيث هناك الآلاف والآلاف من العيون التي يمكن للناس أن يحدق في ، كما ترى من الذي يرى في الناس ينظرون على الناس الذين يبحثون قبلهم. | 
| Yüzbaşı Evans'ın kredi kartı harcamalarına bakıyorlar. | Open Subtitles | يراقبون إنفاقات البنكية للملازم إيفانز | 
| Oh, oh,has..tir, bana bakıyorlar. | Open Subtitles | أوه، أوه، فضلات، هم يَنْظرونَ لي. | 
| Bana öyle bakıyorlar ki, onlara asla... | Open Subtitles | الطريقة التي سينظرون لي بها أنا لن أستطيع | 
| Aslında göğsüne büyük bir yemek artığı düşürmüşsün ve ona bakıyorlar. | Open Subtitles | في الواقع انهم ينظروا إليكِ بسبب وجود بقعة كبيرة من جبن الكريمة علي نهدكِ | 
| Henüz bir şey yok. Hâlâ kayıtlara bakıyorlar. Rıza işbirliği yapıyor gibi. | Open Subtitles | لاشئ بعد ، ولكنهم يفحصون السجلات ، وريز يعاونهم | 
| Üsten ayrılan araçlara da bakıyorlar. | Open Subtitles | يتفقدون أيضاً كل سيارة تغادر القاعدة |