| Atlantic City'de, Bally'de şovu var. | Open Subtitles | يقدّم فقرة عند فندق بالي في أتلانتيك سيتي. |
| Bally'nin yerinden döndüğünde kocamın suratında da aynı aptal sırıtış vardı, sonradan öğrendim ki, orada, haftasonunu Betsy Bennett ile geçirmiş, sözde eski kızarkadaşıyla. | Open Subtitles | زوجي كانت عنده نفس تلك الابتسامة عندما يعود من بالي حيث يتضح انه قضى نهاية الإسبوع مع بيتسي بينيت والتي يدعوها بالصديقة السابقة |
| Banka ipoteğe el koyunca, dükkanını satın alacağım ve onu, Bally's, ya da Jamba Juice gibi altın yumurtlayan bir kaza dönüştüreceğim. | Open Subtitles | عندما المصرف يَمْنعُ، l'm سَيَشتري دكانَكَ ويَدُورُه إلى a عمل مربح أكثر فعالية، مثل a بالي أَو a عصير Jamba. |
| Evet, peki ne düşünüyorsun? Başarılı adam Bally'e geri mi dönüyor? | Open Subtitles | أجل، أجل، إذاً ما الذي تعتقده أن أعود منتصراً إلى (باليس)؟ |
| Benim için çalışmanı istiyorum, burada Bally'de. | Open Subtitles | بيرت)، أريدك أن تأتي للعمل لدي) (هنا في (باليس |
| Bally imzalı et lokantamıza bayılacaksınız. Bally'nin et lokantaları. | Open Subtitles | سوف تحب مطعم (باليس) لشرائح اللحم الموقع عليها مطعم (باليس) لشرائح اللحم |
| Bally'de sahne alacağım. | Open Subtitles | سأؤدي فقرة عند فندق بالي. |
| Adamın çantasının markası da Bally miydi? | Open Subtitles | إذاً هل حقيبته (بالي) أيضاً؟ |
| Bally's? | Open Subtitles | بالي ؟ |
| Son on yıldır Bally'de çıkıyordum. | Open Subtitles | (لقد كنت العرض الرئيسي بفندق (باليس في العشر سنوات الماضية |
| Demek istediğim bir gün Bally'nin manşetindesin, | Open Subtitles | أعني لقد كنت في يوم (كنت تتصدر قائمة العروض في (باليس |
| Bally'deyiz, koca bir bebekmişsiniz gibi şımartılacaksınız. | Open Subtitles | هنا في (باليس)، سوف تدلل مثل طفل ضخم |