| Monty Little'ların kredi kartının Bangkok'ta bir internet kafede kullanıldığını buldu. | Open Subtitles | تعقب مونتي لتوه بطاقة ائتمان لتل الى مقهى أنترنيت في بانكوك |
| Bangkok büyükşehrinin gerçekleri, çamurlu bir nehir deltasında yaşayan, çalışan, işe gidip gelen 15 milyon insanın yaşadığı bir şehir olmasıdır. | TED | إن حقيقة بانكوك الحضرية إنها مدينة 15 مليون شخص يعيشون ويعملون ويتواصلون على قمة نهر الدلتا المتحول الموحل. |
| Bangkok, yılda bir santimetreden fazla suya gömülüyor. Bu, tahmin edilen deniz seviyesi yükselmesinden daha hızlı. | TED | تغرق بانكوك سنوياً أكثر من 1 سم، وهي أسرع 4 مرات من الارتفاع المتوقع عن مستوى سطح البحر. |
| Berlin'den Bangkok'a kadar dünyanın en tehlikeli ajanı olarak biliniyor. | Open Subtitles | معروف من برلين لبانكوك. بالجاسوس الأخطر في العالم. |
| Ayrıca dört uçuşta yer ayırtmış... biri başkente, biri Bangkok'a, biri Hong Kong'a, biri de Kazablanka'ya, hepsi de bu geceki uçuşlar. | Open Subtitles | لقد حجزت ايضاً في اربع رحلات واحدة للعاصمة ، واحدة لبانكوك و واحدة لهونج كونج و آخرى لكازابلانكا كلها رحلات مغادرة الليلة |
| Bangkok'tan zor geldim zaten. | Open Subtitles | لقد اتيت من مسافة طويلة من بانجوك من اجل هذه |
| Burada, görüntünün merkezinde selin büyüklüğünü, sarı ile gösterilen Bangkok'un büyüklüğüne göre görebilirsiniz. | TED | هنا، تستطيع رؤية حجم الفيضان في منتصف الصورة. بالنسبة لحجم بانكوك الموضح باللون الاصفر. |
| Bangkok düz bir şehir, dolayısıyla biz de yerçekiminin gücünü kullanmak için tüm parkı her yağmur damlasını toplaması için eğimli yaptık. | TED | بانكوك مدينة مسطحة، فقمنا باستغلال قوة الجاذبية بإمالة الحديقة بالكامل لجمع كل نقطة من مياه الأمطار. |
| Geciktiğim için üzgünüm. Bangkok'un trafiği Piccadilly'den kötü. | Open Subtitles | آسف أَنا تاخرت مرور بانكوك أسوأ مِنْ بيكاديللي |
| - Evet, efendim. Uçak-arabayı Bangkok'un 300 km. batısında terk edilmiş olarak bulduk. | Open Subtitles | وَجدنَا العربة الطائرةَ مهجورة حوالي 200 ميلَ غرب بانكوك. |
| Bir de Bangkok'taki şu esmer hatun vardı. | Open Subtitles | بعدها مجدد , كان هناك تلك الفتاه السمراء فى بانكوك |
| Bu benim iyi arkadaşım Bay Okida, Bangkok'dan. | Open Subtitles | هذا صديقي الجيد، السّيد اوكيد، من بانكوك |
| Bangkok sokaklarında istediğin her şeyi alabileceğini söylerler. | Open Subtitles | يقولون أنه بإمكان المرء شراء أى شىء يريده من شوارع بانكوك |
| Bangkok etrafındaki bir sürü satıcı da bu yüzden kuş satıyorlar. | Open Subtitles | "والعديد من الباعة في جميع أنحاء "بانكوك يبيع الطيور لهذا الغرض |
| Bangkok'a gitmek için ödeme yapmıştık. | Open Subtitles | بل الحقيقة سُيدفع لنا للذهاب لبانكوك |
| Sikkim'a değil, Bangkok'a gidiyoruz. | Open Subtitles | سنذهب لبانكوك لا إلى سكيم |
| Karate Tiger'ın yeni filmi. Bangkok'dan aldım. | Open Subtitles | إنه فيلم جديد لنمر الكارتيه أحضرته من بانجوك |
| Benim oğlum Bangkok'ta Albayla berabet,gerizekalılar. | Open Subtitles | إبني في بانجوك مع العقيد،هذا دهاء |
| Bangkok'a indiğinde. | Open Subtitles | فين سيصل بذلك الوقت إلى بانجوك |