| Eğer istersen, oturup ertelemesi için konuşabilirim. basın odasında şu anda. | Open Subtitles | إن أردتِ، فبإمكاني الجلوس معه ومحاولة جعله يأجل الأمر؛ إنه في غرفة الصحافة |
| Çünkü 38 dakika önce basın odasında podyumda ayaktaydım. | Open Subtitles | لأني وقفت على المنصة في غرفة الصحافة قبل 38 دقيقة |
| Alyansları basın odasında unutmuşum. | Open Subtitles | لقد نسيت خاتمي الزفاف في غرفة الصحافة |
| Yarın 10'da basın odasında bir duyuru olacak. | Open Subtitles | والتي سوف تُعلن غداً في الساعة العاشرة في قاعة الصحافة |
| Bugün basın odasında bir muhabirin iddiasına göre hiçbir şekilde otopsi yapılmadığı sorusu ortaya çıktı. | Open Subtitles | سؤال طُرح اليوم في قاعة الصحافة من صحفية تدعي أنه لم يكن هناك تشريح للجثة يبدو أن الصحفية محقة |
| müşteriyle birlikte birazdan basın odasında buluşacak. | Open Subtitles | في غرفة الصحافة قريباً |