| Yeni ziyaretçimizin kim olduğunu öğrenmek gibi basit bir iş için seni yolluyorum sen de kız kardeşinle sohbete dalıyorsun. | Open Subtitles | سأرسلك في مهمة بسيطة لمعرفة من هو زائرنا الجديد وعليك أن تتوقف عن الثرثرة مع أختك |
| Çok basit bir iş ama gelecekteki ilişkilerimiz için gerekli bir iş. | Open Subtitles | مهمة بسيطة, لكنها ضرورية لعلاقتنا المستقبلية |
| Goya'yı temizliyordu basit bir iş, değil mi? | Open Subtitles | لوحة جويار التي كانت تنظفها مهمة بسيطة , أليس كذلك ؟ |
| İngilizler, Tanga'yı ele geçirmenin basit bir iş olduğunu düşünmüşler ama Lettow'u ama Lettow'u hesaba katmamışlardı. | Open Subtitles | كان البريطانيون يعتقدون أن الاستيلاء على (تانجا) سيكون مهمة يسيرة , لكنهم لم يحسبوا حساب (ليتو) |
| -Bu basit bir iş. | Open Subtitles | -إنها مهمة بسيطة |
| Darlene basit bir iş olduğunu söyledi. | Open Subtitles | (دارلين) قالت أنها مهمة بسيطة |
| Her neyse, sonuçta çok basit bir iş. | Open Subtitles | على أية حال إنها مهمة يسيرة |