| Lal taşından bir broş, bir baston ve bir kulak borusu. | Open Subtitles | تضع بروش من العقيق و تمسك عصا و تضع سماعة أذن |
| Anladım da neden alçı ve sopa gibi bir baston? | Open Subtitles | أعلم .. لكن لماذا تضع جبس فى قدمك و تحمل عصا مثل الهراوه ؟ |
| Ketamin işe yaramasına rağmen baston taşıyıp vicodin içtiği günlere geri dönebilir. | Open Subtitles | العلاج قد ينجح بشكل ممتاز و يعود إلي العصا و الفيكودين مجدداً |
| Ketamin işe yaramasına rağmen baston taşıyıp vicodin içtiği günlere geri dönebilir. | Open Subtitles | العلاج قد ينجح بشكل ممتاز و يعود إلي العصا و الفيكودين مجدداً |
| Bıyık gibi veya şapka takmak gibi bir monokl (tekli gözlük) veya bir baston olabilir. | Open Subtitles | كشارب أو ارتداء قبعة رسمية أو نظارة أحادية أو عكاز. |
| Kardeş Kuzey Kötülüğü neden bir yaşlı gibi baston taşıyor? | Open Subtitles | لماذا أخي شيطان الشمال يحمل عصى مثل رجل عجوز؟ |
| Bu küçük yaşlı adamın koltuk değneği ya da baston olmadan yürümesini sağlayacak. | Open Subtitles | ..سيرى هذا الرجل العجوز يمشي بدون استعمال قصب أو عكاز.. |
| İlk adım pizza. İkinci adım, alevli baston. | Open Subtitles | الخطوه الاولى بيتزا الخطوه الثانيه عصا ملتهبه |
| İlk adım pizza. İkinci adım, alevli baston. | Open Subtitles | الخطوه الاولى بيتزا الخطوه الثانيه عصا ملتهبه |
| - Büyük bir şeyden düşmüş olabilir bir seromoni eşyası, baston, belki de bir barış çubuğundan. | Open Subtitles | نعتقد إنها جزءاً من شيء أكبر, شيء خاص باطقوس, أو عصا سير أو غليون تدخين ربما |
| Sonra kendime bir baston alacağım. | Open Subtitles | من ثم سأشتري لنفسي عصا تساعدني على المشي |
| Değnek değil o, baston. Mezarda ayağı otlara takılması diye kullanıyordu. | Open Subtitles | ليست عكاز ،انها عصا لتتجنب التعثر في المقبره |
| Bu baston yüzünden herkes beni hasta sanıyor. | Open Subtitles | أترى هذا؟ كلهم يفترضون أنني مريض بسبب تلك العصا |
| Şu an ya baston yüzünden ya da bahsi geçen karaciğer kistlerinden birini kopardığım için tıpkı oğlunun kazayla arkadaşımın arabasına takılıp düştüğünde olduğu gibi anfilaktik şoka gireceksin. | Open Subtitles | إما هذا بسبب العصا أو أنني مزقت إحدى أكياس الكبد التي كنا نتحدث عنها و دخلت بأزمة إعوارية |
| Şu an ya baston yüzünden ya da bahsi geçen karaciğer kistlerinden birini kopardığım için tıpkı oğlunun kazayla arkadaşımın arabasına takılıp düştüğünde olduğu gibi anfilaktik şoka gireceksin. | Open Subtitles | إما هذا بسبب العصا أو أنني مزقت إحدى أكياس الكبد التي كنا نتحدث عنها و دخلت بأزمة إعوارية |
| Hastalandıktan sonra, baston bezeri bir nesneyle kafasına vurma olasılığı oldukça yüksek. | Open Subtitles | بعد مرضه مباشرةً يحتمل إصابته بضربة على رأسه بأداة تشبه العصا |
| Tam önümüzde bize yol gösteriyormuş ya da bizi havada tutuyormuş gibi bir baston vardı. | Open Subtitles | كان امامنا كأنه يقودنا او يعلقنا فوق وكان هناك عكاز |
| Bıyık gibi veya şapka takmak gibi bir monokl veya bir baston olabilir. | Open Subtitles | كشارب أو ارتداء قبعة رسمية أو نظارة أحادية أو عكاز. |
| Gümüş tutamaklı bir baston. | Open Subtitles | إنّها عصى للمشي مطليّة بالفضّة. |
| baston şekilli kondomlarınız yoldalar. | Open Subtitles | واقيات الذكر على شكل قصب السكر في طريقها اليك |
| Bu harika bir baston. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | إن هذا هو العكاز المناسب شكرا جزيلا |
| İşin üzücü kısmı, sen fiyatına bile bakmadan paraya kıyacakken koca kasabada bir tane bile kuş işlemeli baston bulunmayışı. | Open Subtitles | الجزء المحزن من القصة أنك لا تستطيع إيجاد عصاً محفور عليها عصفور في هذه المدينة مهما يكن ما بإستطاعتك دفعه |
| baston kullanmak, savaş sanatı değildir. | Open Subtitles | فنّ المعركة لا يعني المشي بعكازين |
| Yumuşak konuş ve kocaman bir kılıçlı baston taşı. | Open Subtitles | تكلم بهدوء وحمل السيف القصب الكبير |
| Hep baston kullanmam. Bu insanları kandırmak olur. | Open Subtitles | أنا لا أستخدم العكّاز دائما و هذا قد يخدع الناس |
| Günlerden bir gün baston Bar'dayken gün boyu ve hatta gece çalıştıktan sonra odama gidip ona şöyle dedim: | Open Subtitles | وذات يوم في بار "باستون".. كنت قد فرغت للتو من العمل طوال اليوم ذهبت إلى غرفتي وتحدثت إليها قائلة: |