| bataklıktan çıkıp benim mekânıma geliyorlar, kan döküyorlar çünkü iş yapmayı bilen yok. | Open Subtitles | ،ينزحون من المستنقع ،يأتون هنا، لدياري ،ويسفكون الدماء لأنه غير كفء في عمله | 
| Yırtık pırtık kıyafetli bir kadın, yedi dev akrep tarafından kuşatılmış şekilde bir bataklıktan çıktı. | TED | انْبثقت امرأة ُُبحُلّةٍ رثّةٍ من المستنقع محاطةٍ بسبع عقارب ضخمة. | 
| Evet, bataklıktan sonra bir kestirme var. | Open Subtitles | أو ممكن من خلال الطريق المختصر الى المستنقع | 
| Aptal herif bataklıktan kaçmaya çalıştı. | Open Subtitles | زميلنا الغبي حاول الهروب خلال المستنقعات المليئة الضباب | 
| Beni bataklıktan çekip aldın ve bana bir yaşam verdin. | Open Subtitles | لقد أخرجتني من الحضيض و أعطيتني حياة | 
| Yakalayamazlar, çünkü bu bataklıktan sağ çıkamaz! | Open Subtitles | هم لن يمسكوه , هو لن يخرج من ذلك المستنقع حيِّ | 
| Bilirsin işte, arkadaşlarımın bataklıktan topladığı 130 kadar bitki. | Open Subtitles | كما تعلم هناك حوالي 130 نبات هنا والتي أزالها رفاقي من المستنقع | 
| Uzun zamandır ilk kez bataklıktan gelen sürücünün sesini duydu. | Open Subtitles | للمرة الأولى و لمدة طويلة سائق الكومةَ يُمكن أن يُسمع في أراضي المستنقع. | 
| Oradaki bataklıktan bir ceset kalıntısı çıkarmışlar. | Open Subtitles | لقد سحبوا ما تبقي من جسد شخص خارج المستنقع هناك | 
| Cesedi bataklıktan çıkarmalıyız biliyorsun? | Open Subtitles | أنت تعلم إننا سوف نسحب الجثة المتحللة من المستنقع , صحيح؟ | 
| Dergiyi bataklıktan kurtarmam için işe aldılar. | Open Subtitles | لقد وظفني من أجل أن أرمي الحبل وأسحبه من المستنقع | 
| Beni onun boynuna bir ip geçirip, bataklıktan çekip çıkarmam için tuttular. | Open Subtitles | لقد وظفني من أجل أن أرمي الحبل وأسحبه من المستنقع | 
| İnsanlar bu hikâyeyi çocukları bataklıktan uzak tutmak için kullanır. | Open Subtitles | الناس يروونها ليبعدوا الأطفال عن المستنقع | 
| Çamur ve bataklıktan ibaret. Aynı çamur kazar gibi. | Open Subtitles | إنه مجرد وحل و طين كغرق اللغم في المستنقع | 
| Dedektif ben bataklıktan gelen fakir bir kızım. | Open Subtitles | أيها المحقق , أنا فتاة فقيرة من المستنقع | 
| Kardeş Dobson, rahiplere bataklıktan çıkmaları için yardım edebilir misiniz? | Open Subtitles | الاخ دوبسون, هلا ساعدت الرهبان بالخروج من المستنقع ؟ | 
| bataklıktan bir çocuk, varlıklı bir hanımefendinin kızıyla eşit olarak arkadaşlık edip sonra da demirci olmak için geri dönemez. | Open Subtitles | طفلٌ من المستنقعات لا يصاحبُ أبنةُ سيدة غنية كأصدقاء , ثم يعود ليصبح حداداً | 
| Büyükbabam güneşte kavrulan bir bataklıktan kendine bir pamuk imparatorluğu kurdu. | Open Subtitles | جدّي كون لنفسه إمبراطورية القطن بتربة المستنقعات والشمس | 
| Lissu şu an doğuruyor ve sen bu bataklıktan çıkıp ona yardım edeceksin. | Open Subtitles | ليسو تولد البقرة وانت القذرة من المستنقعات الدامية ستساعدين | 
| Yapıyorsun! Seni bataklıktan kurtardım. | Open Subtitles | ستفعلينها انا انقذك من الحضيض | 
| Ama bu bataklıktan kurtarılmayı bekleyen daha nice Pyaari'ler var. | Open Subtitles | ولكن هناك العديد مثل بيارى يجب انقاذهم من الوحل | 
| Peki ya bataklıktan doğuya kadar olan kısım? | Open Subtitles | أجل، لكن ماذا عن الأهوار المتجهة للشرق ؟ |