| Böylece Londra'ya tek yöne bilet aldım, Bavulumu topladım ve gittim. | TED | لذلك اشتريت تذكرة ذهاب في اتجاه واحد إلى لندن، جهزت حقيبتي وغادرت. |
| - Bavulumu almak istiyorum. - Elbette hanımefendi. | Open Subtitles | ـ من فضلك,أود أن آخذ حقيبتي ـ نعم , سيدتي |
| Yardım edin, Bavulumu çaldılar! | Open Subtitles | ساعدوني, لقد سرقوا حقيبتي. لقد تركتها هنا. |
| Ülkeye geri döndüm ve havaalanında Bavulumu kaybettim. Bunun yanında bir de soyuldum. | Open Subtitles | وفقدت حقائبي بالمطار وكل شيئ آخر تمت سرقته. |
| Yalnızca Bavulumu toplayacak vaktim var... seni bıraktıktan sonra gideceğim. | Open Subtitles | ليس لي الوقت سوى أن أحزم أمتعتي وأن أوصلك، ثم سأذهب |
| Şey, ben Bavulumu arıyorum, uçak ormanın üzerinde düştüğü için, nereye düşmüş olabileceği ile ilgili bir teorin var mı? | Open Subtitles | أحاول العثور على أغراضي و بم أن الطائرة سقطت فوق الغابة كنت أتساءل إن كنت تعرف بشأن المسارات و تلك الأمور |
| Bavulumu açana kadar konuşacak konu tükeniyor. | Open Subtitles | نتشارك بكل الأخبار في طريق عودتنا بالسيارة وعندما أضع حقيبتي |
| Bavulumu steroitle ve antik Mezopotamya eserleriyle dolduruyorum. | Open Subtitles | لقد ملأتُ حقيبتي بأدوية الهرمونات والفيتامينات وتحف فنية من الحضارة العراقية القديمة |
| Söylediklerinizden anladığıma göre, Bavulumu hazırlayıp... kapının önüne koymalıyım. | Open Subtitles | إذن بناء على ما تقولينه يجدر بي حزم حقيبتي ووضعها بجوار باب المنزل |
| Bavulumu hazırlayacağım. Eve döneceğim. | Open Subtitles | .انا فقط سأذهب لاحصل على حقيبتي اعتقد انني ذاهب الى المنزل |
| Bagajı açıp Bavulumu bana vereceksin. | Open Subtitles | سوف تقوم بفتح صندوق السيارة الخلفي . وتسلم لي حقيبتي |
| Bavulumu kaybettim. Bu benim değil. Artık bunu biliyorum. | Open Subtitles | فقدت حقيبتي وهذه ليست لي أعرف الآن |
| Bernice, Bavulumu arabaya koydun mu? | Open Subtitles | برنيس؟ هل وضعتي حقيبتي في السيارة؟ |
| Tamam. Bavulumu boşaltayım ben. | Open Subtitles | حسناً, سأذهب لتفريغ حقيبتي إذاً |
| Bir hafta sonra Bavulumu topladım. Ve JFK'e gittim. Büyük tabelaya baktım. | Open Subtitles | الأسبوع التالي حضرت حقيبتي ذهبت إلي مطار "كينيدي" و نظرت إلي اللوحة الكبيرة |
| Çünkü kendi Bavulumu toplamama bile izin vermiyorsun. | Open Subtitles | لأنكِ لا تدعينني أحزم حقائبي بنفسي حتى |
| - Şu anda bununla uğraşamam. Bavulumu hazırlıyorum. | Open Subtitles | -لا أستطيع التعامل مع ذلك الآن، إنني أحزم حقائبي |
| Üzerimde nakit yok ama Bavulumu taşımak istersen yukarıya çıkınca verebilirim. | Open Subtitles | أنا لا أملك نقداً ولكن إذا أردت أن تحمل أمتعتي سأعطيك بطريق العودة |
| Tam Bavulumu falan topluyordum ki biraz ot lazım olur diye düşündüm. Neredeyse unutacaktım. | Open Subtitles | كنت أحزم في أغراضي بالحقيبة وكنت أفكر أني أحتاج للعشبة ونسيت |
| Bavulumu da değiştirmek zorunda mıydın? | Open Subtitles | هل كان لزماً أن تبدّلي حقائب سفري أيضاً ؟ |
| Umarım Bavulumu toplamama yardım edebilirsin. | Open Subtitles | هاي, اعتقد أنك لن تمانع مساعدتي في حقيبة سفري |
| Karını istiyorsan Bavulumu bulmalısın. | Open Subtitles | بما أنك تريد إستعادة زوجتك عليك الحصول على حقيبتى |
| Ama ben Bavulumu trende unuttum! | Open Subtitles | لكن امتعتى هناك ف القطار |
| Bavulumu benden önce yolluyorum. Tüm eşyalarım içinde. | Open Subtitles | سأرسل معك حقيبتى الخاصة.معبئ فيها جميع أغراضى. |