| bebeklerini şempanzelerin şefkatli sütleriyle emzirdim. | Open Subtitles | أنا مرضعة أطفالهم الرضع من حليب الشمبانزي حليب الشفقة. |
| İnsanların, bize bebeklerini vereceklerini sanmıyorum... | Open Subtitles | أنا لا أعتقد ان الناس ستوافق علي أعارتنا أطفالهم |
| Bu ise annelerin bebeklerini ziyaret etmeye geldiği bir neonatal yoğun bakım ünitesi. | TED | إذاً هنا وحدة عناية مكثفة للمواليد حيث تأتي الأمهات لزيارة أطفالهن. |
| Anlıyorum bebeklerini de çok sevdim, ama burası bebeklere göre değil. | Open Subtitles | أعني، أجل، إني أحب طفلتهما لكن هذا ليس مكانٍ مُناسب للطفلة. |
| Ailesini ormana zarar verirken yakalamıştım. Benden korkup bebeklerini bıraktılar. | Open Subtitles | لقد قابلت زوجا بشرياً في غابتي لقد رموا طفلهم في احضاني وهربوا عند رؤيتي |
| Katolik rahibeler bebeklerini manastır bahçesine gömermiş. | Open Subtitles | الراهبات الكاثوليك يدفنون اطفالهم في حدائق الدير |
| Babaları babam. Ben senin bebeklerini taşıyorum. | Open Subtitles | أنا أحمل أطفالكِ. |
| Tessa Altman seni o garip kadının bebeklerini çalmakla suçluyorum. | Open Subtitles | (أتهمكِ يا (تيسا اولتمن بسرقة دُمى تلك المرأة الغريبة |
| bebeklerini evlat edinmek istediğimiz çiftle buluşmak için söz vermiştim Cathy'ye. | Open Subtitles | وعدتّ كاثي بأن أقابل هاذين الزوجين الذين نفكر بأن نتبنى طفلهما |
| Kadınlar bebeklerini boğarak öldürdü açlıktan ölmelerini izlemek yerine. | Open Subtitles | ونساء خنقوا أطفالهم بدلا من رؤيتهم يموتون من الجوع, |
| bebeklerini ilk kez net bir biçimde görecekler. | Open Subtitles | إنها فرصة لهم لمشاهدة أطفالهم بوضوح للمرة الأولى. |
| Akrabalarını, arkadaşlarını, hatta onların bebeklerini bile öldürdü. | Open Subtitles | أصدقائه و أقاربه وحتى أطفالهم تم قتلهم |
| Hepimiz, annelerin bebeklerini çeşitli şekillerde büyütmelerini çeşitli şekillerde desteklemek konusunda daha iyi bir iş çıkarabiliriz. | TED | نستطيع جميعًا أن نقدِّم ما هو أفضل من ناحية دعم مختلف الأمهات اللواتي يربين أطفالهن بطرق مختلفة. |
| En son seferde, anneleri öldürüp bebeklerini yemişlerdi bayım. | Open Subtitles | آخر مرة تمردوا قتلوا الأمهات وأكلو أطفالهن |
| Turk ve Carla bebeklerini evlerine götürmüştü. | Open Subtitles | تورك) و(كارلا) عادا للمنزل) مع طفلتهما الجديدة |
| Karşılarına geçip küçük hasta bebeklerini tedavi etmeyeceğimi söyleyebilir miyim? | Open Subtitles | هل سأنظر في عيني الأبوين وأقول لهم أنا لا أستطيع معالجة طفلهم الصغير |
| Bebekleri doğurttu, onlar büyüdüler ve kendi bebeklerini doğurdular, o bebeklerde başka bebekleri. | Open Subtitles | كان يولد الاطفال وكانو يكبرون ويحضرون اطفالهم واطفال اطفالهم |
| Ben senin bebeklerini taşıyorum. | Open Subtitles | وأنا أحمل أطفالكِ. |
| Shirley bez bebeklerini gerçekten sen mi çaldın? | Open Subtitles | لقد سرقت دُمى "شيرلي تمبل"؟ حقاً؟ |
| Çin'de bir çift o oyunu o kadar uzun süre oynamış ki bebeklerini ihmal etmişler, o da susuzluktan ölmüş. | Open Subtitles | زوجان في الصين يلعبان هذه اللعبة كثيراً وأهملا طفلهما حتى مات من الجفاف |
| Belki kız sadece senin sıska, mızmız erkek bedenine sıkışmış kız bebeklerini istemiyordur. | Open Subtitles | ربمـا لم ترغب فقط في إنجاب صغارك النحيفين المنتحبين الذين هم فتيات في جسم فتيان |
| Ben küçükken, kızlar bebeklerini benim çay partilerime getirirlerdi. | Open Subtitles | أنا دائما المضيّفة. منذ كنت صغيرة، البنات يجلبن دماهم إلى حفلة شايي. |
| bebeklerini kaybedenlerin ellerinde mumlarla Central Park'ta yürümesinin bir işe yarayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | انا لا أعتقد أن السير فى سينترال بارك مع مجموعة من الناس يحملون الشموع والذين فقدوا اولادهم سوف يساعد فعليا |
| Korku göz bebeklerini büyütür, görüşü ve tepki süresini kısıtlar. | Open Subtitles | الخوف يوّسع بؤبؤ العيّن، و يحدّ من الرؤية، كرد فعل لحظي. |
| bebeklerini gökdelenlerin pencerelerinden fırlatan anneler. | Open Subtitles | الأمهات تلقي بأطفالها من نوافذ ناطحات السحاب |