| Bundan 13 yıl önce şirketi ilk kurduğumuzda tüm bunlar beklemediğimiz dinamiklerdi. | TED | لذا كل هذه المتغيرات لم نتوقعها حين أسّسنا الشركة قبل 13 عامًا. |
| Ancak bu rüzgarlar ilk etapta beklemediğimiz rüzgarlardı. | TED | لكنها كانت الرياح التي لم نتوقعها من الأساس. |
| Tabi bir de hiç beklemediğimiz yeni sorunlar var. | TED | ثم هنالك التحديات الجديدة، والتي لا نتوقعها. |
| Diğer zamanlarda, gittikçe artan berraklığı gördük ve hatta, hiç beklemediğimiz ama özgürleştiren kahkahalar attık. | TED | في أوقات أخرى، رغم ذلك، وجدنا صفاءً يصل عنان السماء، وفي بعض الأوقات ضحكات غير متوقعة تمامًا ولكن محرّرة. |
| Ne yazık ki, düşmanlıklar umduğumuzdan erken ve beklemediğimiz bir şekilde son buldu. | Open Subtitles | و للأسف ، فإن الأعمال العدائية انتهت في وقت أقرب مما كنا نعتقد و بنتيجة غير متوقعة |
| Kaçışı bize beklemediğimiz bir meyve verdi. | Open Subtitles | ثقب هروبه الفاكهة الغير متوقّعة. |
| Evet, ya da beklemediğimiz bir iş partneri olabilir. | Open Subtitles | نعم، أو أنه يمكن أن يكون شريك عمل لم نكن نتوقّعُه |
| Makine zekâmız insanların hata şekline uymayan şekilde, beklemediğimiz ve hazırlıksız olduğumuz şekilde hata yapabilir. | TED | ذكاء ألتُنا الصناعي يُمكن أن يفشل في الطرق التي لا تناسب نماذج خطأ الانسان في الطرق التي لا نتوقعها ونكون مُحضرين لها. |
| Ama yapma, hepimizin yaşamı beklemediğimiz dönemlere girer. | Open Subtitles | لكن، كن واقعياً، طوال حياتنا وجدنا تغييرات لم نكن نتوقعها |
| Sonra hiç beklemediğimiz bir tepki geldi. Tanrım. | Open Subtitles | وبعد ذلك شاهدنا ردة فعل لم نكن نتوقعها.. |
| Bu özellikler bir polis memurundan beklemediğimiz niteliklerdir. | Open Subtitles | هذه هي ليست الصفات التي نتوقعها نحن في ضابط الشرطة |
| beklemediğimiz türden pek çok şey oluyor. | Open Subtitles | كل انواع الاشياء التي حصلت التي لم نكن نتوقعها |
| Hatta, ilk olayda bile LIGO beklemediğimiz şeyler buldu. | TED | و في الحقيقة، حتى في أول الحدث LIGO وجدت أشياء لم نتوقعها |
| Ama şu dakikadan itibaren onun bu sahnelerden ayrılmaya yönelik hiç beklemediğimiz kararıyla yüzleşmemiz gerek. | Open Subtitles | لكن يجب أن نواجه الآن الخيارات الغير متوقعة, للهرب من بقعة الضوء |
| Bu algoritmaları biz bile programlasaydık, olayı canlı izlerken olacak şey kontrolü kaybetmemiz ve asla beklemediğimiz şeylerin gerçekleşmesi olurdu. | Open Subtitles | حتى بعد برمجة تلك الكائنات ما حدث حقيقة عندما يتوسع الأمـر لا يمكننا التحكم وتحدث أشياء غير متوقعة |
| Hayatlarımızı hiç beklemediğimiz açılardan da değiştiren bu ana bir yıl sonra dönüp bakmak aklımıza bir iş kurma fikri düşürdü ve böylece anne babalar için bir web sitesi olan Babble'ı kurduk. | TED | ولقد غيرت حياتنا بصورة لم نكن نتوقعها على الاطلاق وهذه التغيرات الغير متوقعة انعكست لاحقاً على فكرة خرجت من قبلنا نحن الاثنين .. فكرة مشروع منذ عام .. اطلقنا موقع " بابل " - بربرة - ثرثرة - انه موقع للآباء |
| Bir sorun çıktı, beklemediğimiz bir sorun. | Open Subtitles | -حصل عندنا موقف بعض الصعوبات الغير متوقّعة |