| Üniforma alana kadar bekleyebilirsin. Şimdi gitmen gerekmiyor. | Open Subtitles | يمكنكِ الإنتظار حتى تحصلين على الزي المدرسي |
| ~Beni gerçekten seviyorsan. Biraz daha bekleyebilirsin~ | Open Subtitles | إذا تحبّني حقا أنت تستطيع الإنتظار مدة أطول |
| ~Beni gerçekten seviyorsan. Biraz daha bekleyebilirsin~ | Open Subtitles | إذا تحبّني حقا أنت تستطيع الإنتظار مدة أطول |
| Arkadaşların veya ailenden başka birinin girmesini de bekleyebilirsin tabii. | Open Subtitles | أو يمكنكِ أن تنتظري وحسب الاقتحام القادم من الجماعة المتآلفة من أصدقائك وأقربائك |
| Hayatının geri kalanını kelepçeli geçirmeyi bekleyebilirsin. | Open Subtitles | توقع أن تبقى مغللاً لبقيّة حياتك لا أريد أن أكون في صورتكِ إذاً لا أريد أن كون بأي جزء من كذبتكِ اللعينة |
| Bana bu şeyi iki kere yaptıktan sonra, daha azını nasıl bekleyebilirsin ki? | Open Subtitles | بعد ما فعلتيه بي مرّتين كيف تتوقعين شيء أقل من ذلك؟ |
| Bir parça cheesecake harika olurdu. Sen arabada bekleyebilirsin. Seçim senin. | Open Subtitles | أودّ تناول قطعة من كعكة الجبن يمكنك الانتظار بالسيّارة، فالقرار قرارك |
| -Belki bekleyebilirsin. -Hayır, yetişmem gereken bir uçak var. | Open Subtitles | ربما يمكنك أن تنتظر هنا لا, يجب على أن ألحق الطائرة |
| Sanırım onları birbirine karıştırıp yemeden önce... gitmemi bekleyebilirsin. | Open Subtitles | ربما يمكنك الإنتظار حتى أُغادر حتى تقوم بدهن الكعكة بها |
| ofisimde bekleyebilirsin. Bir fincan kahve getireyim. | Open Subtitles | يمكنكِ الإنتظار في مكتبي سأحضر لنا بعض القهوة |
| 30'una 35'ine kadar bekleyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك الإنتظار حتى سن الثلاثون أو الخامسة والثلاون |
| - İstiyorsan minibüste bekleyebilirsin. | Open Subtitles | لماذا قلت هذا للتو ؟ أتعرفين يمكنك الإنتظار فى السياره |
| Doğana kadar bekleyebilirsin. Bekleyemem. | Open Subtitles | يمكنكِ ذلك يمكنكِ الإنتظار حتى تلدي ومن ثم تقرري لايمكنني الأنتظار |
| Onların gelip seni arabadan çıkarmasını da bekleyebilirsin. | Open Subtitles | او يمكنك الإنتظار هنا حتى يأتوا ليأخذوك من السيارة |
| O yüzden ailenin çim bahçesine kamp kurana kadar bekleyebilirsin. | Open Subtitles | لذا يمكنك ان تنتظري حتى يخيم على مرج والديك |
| Bazı şeyleri bekleyebilirsin ve geldiklerinde seni mutlu ederler.* | Open Subtitles | يمكنكِ توقع أمر ولا زال سيذهلك حينما يحصل |
| Başıboş köpekler bile iki gün boyunca bir şey yiyemezken ölümden dönen bir çocuktan ne bekleyebilirsin? | Open Subtitles | لو أن قطاً أو كلباً ضالاً لم يأكل ليومين سيتصرف بغرابه فماذا تتوقعين من طفله أوشكت علي الموت؟ |
| üstünü değişmek için benim çıkmamı bekleyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك الانتظار حتى رحيلي لترتدي ملابس المرضى ثانيةً |
| Burada bekleyebilirsin, ya da orada da bekleyebilirsin. | Open Subtitles | تستطيع أن تنتظر هنا أو تستطيع أن تنتظر هناك. |
| O şehirde, bir kaç işi var istersen içeri gelip onu bekleyebilirsin. | Open Subtitles | لقد قصد البلدة للتبضّع, تستطيعين انتظاره هنا. |
| Ofisimde bekleyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك انتظارها في مكتبي |
| İstediğin kadar bekleyebilirsin, ama sadece baskının kalkmasını istediğin zaman yap. | TED | بإمكانك الانتظار قدر ما تشائين متى رغبتي بإزاحة الضغط |
| Gerekeni söyleyene dek hücrede bekleyebilirsin. | Open Subtitles | بامكانك ان تجلس في زنزانة حتى تعطينا ما نحتاج |
| İstersen gelip benimle bekleyebilirsin. Bir yer biliyorum. | Open Subtitles | يمكنك ان تاتى اذا أردت وتنتظره معى إنى اعرف مكان |
| Dışarı çıkabilirsin ya da içerde ateş ederek gelmelerini bekleyebilirsin. | Open Subtitles | حسناً، يمكنكَ أن تخرج أو يمكنكَ البقاء هنا وإنتظارهم ليأتوا وهم يطلقون النار |
| Ofiste bekleyebilirsin. | Open Subtitles | يمكنك أن تنتظره في المخزن |
| Lex'lerden daha dönmedi, ama burada bekleyebilirsin. | Open Subtitles | لم يرجع من عند ليكس ولكن يمكنك الأنتظار |
| Teorisinin kıçını öpmeden teorisini anlatmasını bekleyebilirsin. | Open Subtitles | قد تود الانتظار إلى أن يبدأ إخبارنا بنظريته حقاً قبل أن تبدأ مجاملتها |